Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

104 syf.
10/10 puan verdi
·
17 saatte okudu
Kitabı bitirmemin üzerinden iki saat geçmesine rağmen hâlâ daha etkisinden çıkamadığım bir kitaptı. Okuduktan sonra bile o yoğun buhranı üzerinizden kolay kolay atabileceğinizi sanmıyorum. Okurken hissettiğim yoğun duygular genel olarak beni çok yordu ve belki de kitabı ağır yapan ana unsur içinde bulunduğumuz melankolik atmosferden kaynaklanıyor olabilir. Kitap zaman zaman boğucu olmakla birlikte bende Edgar Allan Poe hikayelerinde olduğu gibi bir hissiyat bıraktı. Yani bu tarz kitaplara alışkınım diyebilirim ama bu durum yine de çok farklı bir eser olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Kitabı birinci kişi ağzından dinliyoruz ve anakarakterimizin isminin olmaması zaman zaman kendimle bağdaştırmama sebep oldu. Zaman ve mekan kavramı iç içe geçmiş vaziyette ne olacağını tam olarak kestiremiyorsunuz , sanki çoklu evrenlerde geziyormuşuz gibi bir atmosfere dahil oluyoruz. Anlatıcının kendini kör baykuşa benzettiği ve hayatını gölgelerden izlediğimiz sahnelere dahil oluyoruz. Karakterin baykuş tasvirini yapması ben de Kafka izlenimi bıraktı . Baykuş metaforu hem ölümü çağrıştırması hem de bilgeliği temsil etmesiyle kitabı daha da derinleştiriyor.Karakterimiz bulunduğu toplumdan tiksiniyor fakat bu durumdan da kaçamıyor ve onlara dönüşme korkusu aslında dönüşüm sürecini hızlandırıyor. Yani nefret ettiği insanlara dönüşüyor. Karakterimizin toplumdan dışlandığını, hatta karısı tarafından beğenilmeme düşüncesi buna eşlik ediyor . Kendini bir çocuk gibi görüyor fakat karısının bir süre sonra kendisine kıyaslan daha olgun olduğu gözlenimi onu ruhsal bir bunalıma sokuyor hatta ölüm düşüncesini tetikliyor. Kendini mutlu olmaya layık görmeyen karakterimiz , her defasında karısıyla ilgili türlü türlü kuruntu ve senaryolarla karşımıza çıkıyor. Hatta karısıyla evlenmesinin sebebini şöyle açıklıyor bize; “Kendimi bildim bileli , halamı annem yerine koydum, onu sevdim. Onu o kadar çok sevdim ki sırf ona benziyor diye kızıyla yani sütkardeşimle evlendim .”kafasında kurduğu ölüm senaryoları ve bunun tasvirleri gibi. Bazen karakterin ölüm güzellemesi yaptığını düşündüğüm anlar oldu fakat her ne kadar ölüme methiyeler düzse de onunla bir türlü yüzleşememe , her seferinden hayatın canlılığının önüne çıkması ve caydırması , daha sonra tekrardan ruhsal bunalımlara kayması beni aşırı yordu . Üzerime kara bulut gibi çöktü bu hızlı geçişler. Kitapta sık sık tekrarın olması ; Şarap, afyon, acı tat , hurdacı , yer yarılsa da içine girsem , sözcükleri dejavu hissiyatı yaratıyor. İlk karşılaştığımda , bi dakika ya sanki bunu okumuştum, ben bu sözcüğe daha önce denk gelmedim mi ? gibi soruları sık sık kendime sormama neden oldu . Kitapta geçen “Bazıları daha yirmi yaşındayken can çekişmeye başlar, birçoğu da ölüm anında, yağı bitmekte olan bir lamba gibi yavaş ve huzurlu söner ,can verir.” Cümlesi ben de o kadar derin bir izlenim bıraktı ki , daha sonra yazarın yirmili yaşlarında intihara kalkıştığını fakat başarılı olmadığını öğrendim. İkinci deneyiminde ise Paris’te hava gazıyla intihar ederek hayata veda ettiğini okuduğum an kitapla ilgili soru işaretlerime cevap bulabilmiş oldum. Bu da beni biraz etkiledi aslında. Yazarın bütün bu yaşadıkları olaylar , zorunlu göçleri, sevdiklerinin kayıpları , yaşadığı yoğun duyguların harmanlanması olarak görüyorum ben bu kitabı. Tavsiye eder miyim bilemiyorum fakat , okuduğunuzda derin bir iz bırakacağı kesin. Dingin bir kafayla ve tek seferde okumanızı tavsiye ederim zira yoğun dikkat gerektiren bir kitap.
Kör Baykuş
Kör BaykuşSadık Hidayet · Kırmızı Kedi Yayınevi · 202128,4bin okunma
··
1.922 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.