"Sabaha çıkacağımızı bilmediğimiz halde çalar saati kurup uyumaktır umut." Diyarbakır'ın delikanlısı Dara Delikli Dağ'ın gazabından kaçıp Alanya'ya amcaoğullarının yanına çalışmaya gelir. Mürdüm gözlü Dara'nın amacı yabancı bir kadın bulup yurtdışına gidip hayatını kurtarmaktır. Yaz ayları turistler sayesinde canlı geçen plajda şezlong yerleştirip servis yapmakla para kazanır. Alanyalı Meryem, gök gözlü güzel bir kızdır. Ailesiyle Alanya'nın köyünde yaşar. Atasını anasını ikna edip otelde çalışmaya başlar. Kısa sürede işi öğrenen Meryem, sil ovala, katla durula derken hayalinde bir İstanbullu vardır. Kim olduğu önemli değildir. Yeterki otele bir İstanbullu gelsin Meryem'i beğensin evine kadın çocuklarına ana etsindir. Aynı plajda yolları kesişen Mürdüm gözlü ve Gök gözlü kader ortaklığı ederler. Birbirlerine olan duygularını amaçları dışına çıkmaksızın gözardı ederler. Her şey otelde yapılan Türk gecesi eğlencesinden sonra değişecektir. Dara ve Meryem'i nasıl bir son bekliyor acaba? İnsanî duyguların en samimi haliyle kaleme alındığı, buram buram yaşam mücadelesi kokan bir hikaye okudum. İnsan ayrımı yapan sığ zihniyetlere güzel mesajlar ileten kısımları da vardı. Ahmet Kaya'nın Kum gibi şarkısıyla bezenmiş sıcacık bir öykü. Çaresizlikleri, kültür farklılıkları, coğrafyaları onları bir bilinmezin içine bıraksa da kaderin yazdığı gerçeklerden kaçamayacaklardır. Yazarın her kitabını keyifle okuduğum gibi Kum Gibi kitabını da aynı keyifle okudum. Sürükleyici ve bir solukta okunacak bir kitap. Kesinlikle tavsiye ediyorum. "Beni hayal kırıklığına uğratan, kendimden başkası değildi." Franz Kafka

Kum GibiHatice Dökmen · Destek Yayınları · 2020236 okunma

·

517 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Birkitapeli