Niğbolu Aslanı, Yıldırım Beyazıd!
Osmanlı padişahları arasında en özümsediğim, en sevdiğim padişahtır. Talih onu Timur ile vurmasaydı belki İstanbul’un fethi daha erken olacaktı. Belki de Osmanlı daha geniş topraklara hükmedecekti. Her Osmanlı padişahının gibi Yıldırım’ında hedefi İstanbul’du çünkü sevgili Peygamberimiz müjdeyi vermiş Konstantin bir gün müslümanların olacaktı. Yıldırım bu hedefe çok yakındı önce Niğbolu muharebesini kazandı ve Avrupa’ya çok büyük bir ders verdi. Padişahın İstanbul kuşatmasından faydalanan harçlılar Niğbolu kalesine saldırdılar ve hesaplamalarına göre Yıldırım’ın oraya gelmesi 1 hafta sürerdi, kafaları rahat, zafer kesin sonucuyla bakıyorlardı. Macaristan Kralına Yıldırım’ın geldiğini gören askerler bu haberi verdiler ve gelmesine imkan olmadığına emin olan kral oracıkta askerlerin gözlerine mil çektirip kör etti. Ama bilmiyordu ki Bayezid boşuna Yıldırım diye anılmıyordu. 1 gün içerisinde gelip kalede savaşan Doğan Bey’e sabaha kadar direnmesini emretti çünkü sabah ordusuyla birlikte Niğbolu da olacaktı.
Muhteşem zekaya sahip, merhametli ve adaletli bir padişahtı ta ki soyu belli olmayan Timur karşına çıkana kadar. Ankara Savaşı’nda esir düştü Yıldırım ve kısa süre sonra vefat etti. Yazılacak anlatılacak çok şey var. Lütfen okuyun tarihten çıkarılacak çok ders var.
Benim Yıldırım Beyazıda olan hayranlığım ise Atsız’ın Deli Kurt romanını okuduktan sonra başladı. Çok çok araştırdım ve her kaynaktan Beyazıd ile ilgili bilgi okumak hoşuma gider oldu. Sonra da TRT belgesel de yayınlanan Savaşın Efsaneleri isimli belgeselde Ankara Savaşı bölümünü mutlaka izlemenizi öneririm. İzlerken tüyleriniz diken diken olacak eminim