Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

126 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
vücudum vatanın toprağından, nefesim vatanın havasından!
namık kemal’in vatan sevgisi ve bilinci oluşturma amacıyla kaleme aldığı, sahnelenen ilk tiyatro eseridir. kemal, fransa’da tiyatronun halk üzerinde ne kadar tesirli olduğunu anlamış ve bunu babasına yazdığı bir mektupta “…adeta bir mektep” diye belirtmiştir. hatta oyuncuların diksiyonunu bile düzeltmiştir çünkü o dönemde oyuncular azınlık arasından seçilir, müslüman bir kadın ve erkeğin sahnede bulunması dahi düşünülemezdi. lakin yazara göre piyesin sadece oynanması kafi değildi çünkü halk tam anlamıyla tiyatro ile tanışmamıştı. dolayısıyla eserin anlaşılması namık kemal için büyük bir önem arz ediyordu. o devirde halka göre vatan, yalnızca ‘doğup büyünülen yer’ olarak anlaşıldığı için yazar endişe etmekte haksız değildi çünkü vatan sevgisi, türk edebiyatında ilk kez işlenecekti. neticede piyes oynanmadan evvel “vatan” isimli meşhur makalesini yazdı ve vatanın ne olduğunu, onun kudsiyetini uzun uzadıya samimi ve heyecanlı üslubuyla yazarak halkı önceden ısındırdı. bunun idrak edilmesinin ne kadar önemli olduğunu makalesinde döne döne 9 defa “insan vatanını sever, çünkü…” diye açıklamaya çalışmasından anlıyoruz. böylece halk yönünden endişelerini büyük derecede gideren kemal bu sefer de kendi için endişeliydi. sebebi de şiir ve politikayla ilgilendiği için tiyatronun ona son derece yeni olmasıydı, yeterli olmama düşüncesi onu huzursuz ediyordu. bundan ötürü “tiyatro” adlı başka bir makale yazarak iki şeyden dolayı özür diliyordu. ilki, “vatan sevgisi kadar yüksek bir fikrin onun gibi bir aciz tarafından işlenmesi”, ikincisi ise “vatan ve aile sevgisi gibi çok bilinen en sade iki hissin anlatılmasından ibaret olduğu için konunun son derece sade tutulması” idi. onun da belirttiği gibi eserin konusu son derece sadedir, ana olayı besleyen yan olaylar ilgi çekici ve bol değildir. islam-zekiye vakasını besleyen tek mühim şey, sıtkı bey’in acıklı hayat hikayesidir. ama böyle olmasının daha iyi olduğu kanaatindeyim. eğer eser çok dallanıp budaklansaydı (ki olabilirdi çünkü çoğu yerde çok güzel çatışmalar var ve bunun üzerine gidilerek eser daha edebi bir hal alabilirdi) konu asıl maksadı olan vatan sevgisinden sapabilirdi. bu da izleyiciden beklenen etkiyi yaratmazdı. yazarımız böylece gelebilecek eleştirileri de yumuşattıktan sonra nihayet oyun günü geldi çattı. eserin büyük bir başarıyla oynanmasının ardından halk coşmuş, “yaşasın vatan!” “var ol kemal bey!” “muradımızı isteriz!” naraları salonu doldurmuştu. yalnız bu övgüler yazar için iyi değildi çünkü devir, abdülaziz devriydi ve bilindiği üzere kemal’in sabıkası da bir hayli fazlaydı. aslında padişah, kemal’in bu tutumlarına alışıktı ama kalabalığın “muradımızı isteriz!” “allah muradımızı versin!” bağırışları, padişahın kemal’i cezalandırmasına yetti. çünkü kendisinden sonra tahta çıkmak için sıra bekleyen şehzade murad’dı ve kemal de onun hocasıydı… padişah başka birkaç şeyi de bahane ederek kemal’i magosa’ya sürgün etti. sürgünlerle yetinmeyen hükümet tiyatrolardaki sansürü şiddetlendirdi. yine de vatan yahut silistre’nin içinde kanuni hiçbir suç olmadığı için temsilleri devam etti ve iki ay içinde 47 defa, üç yıl içinde 500’e yakın şekilde sahnelenmeye devam etti. öyle ki padişah bile merak ederek saray tiyatrosu’da oynatıp seyretti. ben keyifle okudum, o coşkuyu hissettim. sizin de seveceğinizden eminim. ama umarım o günler bir daha yaşanmaz.
Vatan Yahut Silistre
Vatan Yahut SilistreNamık Kemal · Millî Eğitim Basımevi · 196921,6bin okunma
·
90 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.