Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

448 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Yeni Türkiye'nin bu ilk gününde ben, yani eskisi, boş zaman bulduğum her zaman olduğu gibi, aynı şeyi yaptım: sahile inerek kitabımı okudum ve kitabı orada bitirdim. Cafedeki çalışanların siyaset yorumlarına ara sıra katılarak, bol çay, az yemek ve tansiyon korkusuyla dikkat ederek, elbette araya bol su katarak, saatlerimi McMahon'ın bu eserini bitirmeye ayırdım. McMahon, Hasan Ali Toptaş'ın Heba'sıyla aynı zamana denk gelen hastalığım sonrası gerçek edebiyata, yani bize dünyayı olduğu gibi gösterme ve acıyan yerlere parmağımızı sokarak can acıtma çabalarımıza ara verdiğim, ve romeo ve jüliet gibi klasik eserleri deneyerek acaba iyileştim mi diye düşündüğümde afakanlar bastığını görerek yeniden kaçış kitaplarıma döndüğüm bir dönemde keşfettiğim çok iyi bir yazar. Keşfetmemin sebebi Şeytanın Eli adlı kitaba sitemizde yapılan güzel yorumlardı. Kitabı bir günde okudum ve deyim yerindeyse çarpıldım. Çok çok iyi kotarılmış atmosferiyle muhteşem bir gerilim kitabıydı Şeytanın Eli. 29.Oda, McMahon'ın çok iyi bir yazar olduğunu gösteren bir eser. İlk 200 sayfada bizi ağır ağır sıcak suya alıştıran yazar, bu iki yüz sayfanın ardından ateşi harlıyor, çok iyi bir finalle olayı noktalıyoruz. Şeytanın Eli'nde insanı çarpan o orijinal atmosferi burada bulamıyoruz, bunun konunun geçtiği yer ve mekânlarla, zamanlarla da alakası var elbette. Üçe bölünmüş zaman dilimlerinde ileriye, geriye, ve daha geriye giderek okuyoruz hikâyeyi. Her iki kitapta da güçlü kadın karakterler var, erkek karakterlerse yine tekleyen, zorlanan, yanlış anlaşılan, güçlü olamayan karakterler; açıkçası McMahon'ın kurgu dünyası bir kadınlar dünyası gibi. Yazar bu kitabında da farklı olduğu için, diğer insanlara benzemediği için dışlanan ya da bedeller ödeyen, ancak kendi benzerleriyle rahat eden, kim olduğunu ve gerçek kimliğinin ne olduğunu öğrendiğinde bu konuda seçimler yapmak zorunda kalan baş karakterler çıkarıyor karşımıza. Kendisini tanıdığında, kimliğini öğrendiğinde hayatı allak bullak olan bu karakterler, topluma uyum sağlayamadığı için bedeller ödeyen insanlar, ve toplum tarafından yaftalanıp aşağılanıyorlar. Açıkçası her iki kitaptaki kadın karakterlere ve özellikle bu kitaptaki Piper karakterinin yaşadığı deneyimlere bakınca, yazarın eşcinsellikle anlattığı hikâyeler arasında bir ilgi kurduğunu düşünmeden edemedim, az önce yazarın hayat hikâyesine bakınca da doğru düşündüğümü gördüm. Şeytanın Eli'ndeki Sara karakteri, ya da bu kitaptaki Kısraklar (kitapta ne olduğu anlatılıyor) ya da biseksüel tecrübeler yaşayan Piper karakteri yazarın bu gerilim olaylarını kadın eşcinsellerin yaşadığı dışlanma, kabul görmeme gibi olumsuzlukları ima etmek için kurduğu bir kurgu olarak plânladığını düşündürüyor, ve bu kurguyu mükemmel bir şekilde kotarıyor yazar. Kadınlar kendileri olmak için çabalarken başkalarının hayatlarını alıyor, ölümlere sebep oluyor, kendileri oldukları ya da farklı oldukları için bedeller ödüyorlar. Bunların hepsi kimlik bunalımı yaşayan bireylerin çektiği sıkıntıları ifade etmek, ima etmek için bir vesile olarak da düşünülebilir. Ancak kimlik meselesinin örneğin Katzenbach'ın başyapıtı Psikoanalist'teki gibi çok net ve doğrudan ifade edilmediğini söylemek gerek. Ben hem 29.Oda'yı hem de Şeytanın Eli'ni gerilim kitabı seven herkese öneriyorum. Kesinlikle çok iyi iki eser olarak, içerdikleri kusurların yanında çok daha iyi ve etkileyici yönleriyle her iki kitap da çok başarılı iki gerilim kitabı. Ben de yazarın bir diğer kitabına başlamayı düşünüyorum.
29. Oda
29. OdaJennifer McMahon · Ephesus Yayınları · 20161,153 okunma
··
343 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.