Kimi zaman bulunduğumuz hayatın farklı varyasyonlarını, şu ankinden farklı seçimlerle şekillendiği hallerini hayal ederken bulabiliriz kendimizi. "Dans kursuna gitseydim ne olurdu?" "Arkadaşımın hafta sonu kutladığı doğum gününde benden hoşlandığını söyleyen kişiyle kahve içseydik nasıl bir hayat yaşardım?" gibi olasılıklarla şekillenen milyonlarca senaryo fikri... Kitap bana sorarsanız üzerine kafa patlatılacak bir konu üzerine şekillenmiyor. Kendini mutsuz hisseden, depresif reaksiyonlar sergileyen, hayatındaki insanlar için huzursuzluk kaynağı olduğu düşünen Nora'nın intihar girişimiyle başlıyor. Sonrası fantastik ögelerin de yardımıyla ilerleyerek bir kurgu halini alıyor. Nora, ölüm ile yaşam arasında kalan 'araf'ta, Gece Yarısı Kütüphanesi olarak adlandırılan bir mekana sıkışıp kalıyor. Burada hayatındaki pişmanlıklar ve olasılıklar üzerine seyahatler edip kendisi için en doğru yaşamı bulabileceği teorisini deneyimliyor. Bu kitabın neden bu kadar çok sevildiğini anlamak güç değil. Çünkü yer yer değindiği kısımlar hoş, okuması keyifli cümleler var. Fakat ben ne yazık ki yazarın zaten bu cümlelerle ne kadar sevilecek bir eser ortaya çıkacağını bildiğini düşünüyorum. Şahane ögelerle zenginleştirilerek iyi bir fantastik anlatı olabilecek bu kitabın yer yer bir kişisel gelişim eseri tadı verdiğini hissettim. "Mükemmel hayat yoktur." "Kişi başkalarınınkini değil, kendi seçimlerini yaşamalıdır." önermeleri, hayatı toz pembe gören "aşırı" iyimser kişisel gelişim kitaplarına karşı eleştiri niteliğinde yazılan sözüm ona rehber eserlerin yaptığı bir şey bana sorarsanız. Yazar'dan deneyimlediğim ilk eser oldu. Sevemedim ya da ilgi çekici değil diyemeyeceğim ancak mutlaka okuyun diye etiketlemem mümkün değil.

Gece Yarısı KütüphanesiMatt Haig · Domingo Yayınevi · 202155,8bin okunma

·

94 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

sinem