Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

255 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 saatte okudu
İyi Geceler! Yine tek kitap yerine iki kitabının birleştirilmiş halini okumamıza vesile olan Everest Yayınlarına teşekkür ederek başlayalım. Çok güzel iki konudaki, en çok işlediği konular (roman bazında), harika hikayeleri konu ediyor. Üstten ilk kısa değerlendirmemizde Mürebbiye romanımızı 1 numaralı kategoride yani Batı ve Batılılaşma masalını olduğu gibi alan, araştırmadan düzenlemeden özenerek yapılan büyük yanlışa değinen ilk kategoride değerlendiriyoruz. Şeytan İşi romanımız ise Gulyabani, Cadı, Efsuncu Baba romanlarında da sıklıkla değindiği üzere batıl inançları konu edinen bir hikaye. Şimdi bunlara değinmeye çalışacağız. Mürebbiye romanında derin dokular işlenir. Batı kültürü o dönem için revaçtadır ve tek düşünce olduğu gibi alıp uygulamaktır. Burada en çok yaşanan olaylardan biri de askeriye de eğitim yani mekteplerde getirilen batılıların neden olduğu gibi alınmaması ve gözlemlenmesi gerektiğini, eğitim kısmı örnek verilerek açıklanmıştır. Bunun için Dehri Efendi, çocukları için İstanbul’a Paris’ten gelen Anjel isminde bir kadını tutar. Bu kadın çocukların eğitimini verecektir. Aile ahlakının nasıl çöktüğü ve ahlaksızlığın nerelere vardığını sadece Anjel adındaki kadından değil, çünkü ona göre ahlaksızlık tek başına kadına mahsus olamaz –hani yazar kadın düşmanı falan diyor ya reziller, o yüzden açıkladık- erkeğin bu ahlaksızlığa nasıl çanak tuttuğunu da görürüz. Dehri Efendi memurlukta bulunmuş, emekli olunca da kendini okumaya ve araştırmaya vermiştir. Anjel’in gelişinin yankıları ve yaşananlar oldukça dikkatinizi çekecektir çünkü afedersiniz ama evde ayartmadığı erkek kalmamıştır. Evin büyük beyi de buna dahil. Herkesi idare etmektedir. Zaten asıl mesleği de budur. Romana göre layığını da bulmuştur ama bana kalırsa verilmek istenen mesaj da çok iyi verilmiştir. Üstelik bu kitabın bizim tarihimizde de önemi çok büyüktür. Oldukça etkileyici ve tesirli bir hikaye oluşu, Türk Sinema Tarihimiz açısından da çok önemlidir. 1919 yılında filme çekilmiştir. Yönetmenliğini Ahmet Fehim, yapımcılığı Fuat Uzkınay üstlenir. Sinemamızda ilk öpüşme sahnesi de bu filmde çekilmiştir. Ayrıca işgal altındaki İstanbul’da Fransızlar’ı küçük düşürdüğü gerekçesiyle sansür uygulanan ilk filmimiz de budur. Tarihi açıdan her şeyiyle mühim bir eser diyeceğiz yani. Şeytan İşi hikayesi de İstanbul’a dair tasvirlerle başlamasıyla dikkat çekicidir. Gerek yaşam şeklini gerek insanları gerekse de gözlem gücünü komik bir anlatım diliyle birleştirerek eğlenceli bir roman çıkarmıştır ortaya. Muammer Efendi aslında yaşadığımız dönemin özeti gibidir biraz. Sabah uyanır ve sigarasını yakar, kahvesini de hemen içiyordur. Asla ayırmaz bunları kendinden. Kapı komşusu Hayriye Hanım ise oldukça garip ve evhamlı bir karakter olarak karşımıza çıkar. Bir gün gazetede okuduğu cinayet haberiyle iyice kafası karışır ve korkar. Zengin bir kadının parası için katledildiğini okumuştur. Kendisinin de 500 altını 7900 de parası vardır. Paralarını toplar ve bir yere doldurup korkarak yaşamaya çalışır. Bir gün kendine gelen ilginç bir mektup, paraların yerini bildiğini ve onları hemen dağıtması gerektiğini söyleyen, perilerden gelen bir yazıdır. İyi bir finalle tamamlanan iki kitabın da gerek anlatımı ve gerek verdiği mesajlar çok iyi. Özellikle Mürebbiye romanımızın mutlak surette okutulması gerektiğini düşünüyorum. Birçok şişkin, işim yapmış, içi boş kitaptansa gerek sinema gerek edebiyat tarihimizde önemi olan Mürebbiye romanını ısrarla tavsiye ettiğim gibi arzu edenlere de e posta olarak gönderimini sağlarım. İyi okumalar dilerim..
Mürebbiye - Şeytan İşi
Mürebbiye - Şeytan İşiHüseyin Rahmi Gürpınar · Everest Yayınları · 2012173 okunma
·
151 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.