Galaktik İmparatorluk serisinin ikinci kitabı Uzay Akımları; kurgusal derinliği, olayları yaşatan anlatımı, sınıfsal ayrımlara ve gücü elinde bulunduran kişilerin acımasızlığına vurguları, psikoloji, siyaset,sosyal adaletsizlik konularına değinmesi ile etkilendiğim bir kitap oldu. Sonunun hızlı bir şekilde, yüzeysel ve yarım kalmışlık hissi bırakarak bitirildiğini düşünsem de; konu ve işleyiş olarak ilk kitaptan daha çok beğendiğimi söyleyebilirim. İkinci kitapta olay örgüsü ve karakterler değişerek Galaktik İmparatorluğun gelişme sürecinin farklı bir dönemi işleniyor.
Florina gezegeni; galaksi için çok önemli bir gelir kaynağı olan Kirt bitkisinin yetiştirildiği tek yer olma özelliği taşımaktadır. Bu sebeple Sark gezegeninden gelen toprak efendilerinin hükmü altında yaşayan Florina yerlileri kirt bitkisinin yetiştirilmesinde kilit rol oynamaktadır. Gezegende yerleşim Aşağı Şehir ve Yukarı Şehir olarak ikiye ayrılmıştır. Sarklı toprak efendileri Yukarı Şehir'de zenginlik ve sefahat içinde yaşarken , Florina halkı Aşağı Şehir'de zorluklarla mücadele etmektedir.
Yaşam bu şekilde devam ederken bir Uzay Analisti; Yıldızlararası Uzay Analizi Bürosu'na, Florina gezegeninin yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olduğu bilgisi ile başvurur. Bu olaydan sonra kayıplara karışır, kendisinden haber alınamaz.
Bir yıl sonra Aşağı Kent'te konuşamayan, kimsesiz , bakıma muhtaç bir adam bulunur. Yerlilerle birlikte yaşamaya başlayan bu adama Rik ismi verilir. Zihinsel becerilerini yavaş yavaş geri kazanan bu kişi, geçmişine dair hatırladığı bilgilerle ; Sarklı toprak efendilerinin ve yarım milyon gezegeni hükmü altında bulunduran Trantor imparatorluğu'nun dikkatini çekecek, güç çatışmalarını merkeze alan bir kovalamacanın odağını oluşturucaktır.
Bir solukta bitirilecek, akıcı ve duru üslubuyla anı unutturan bu kitabı 
fazi ile okudum. Her kitabı farklı bir kurgu barındıran Galaktik İmparatorluk Serisine üçüncü kitapla devam ediyoruz.
··
352 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.