Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

216 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Colson Whitehead’ı nasıl bilirsiniz? Ben geçtiğimiz aylarda Yeraltı Demiryolu’yla tanışmıştım kendisi ile, yakın zamanda da uzun vakitlerdir planlarımda yer alan Nickel Çocukları ile yeniden buluştum. Whitehead’ın bu iki romanı, onun çağımızın en başarılı ve nadir “faction” ya da başka bir deyişle “kurgu dışı roman” yazarlarından biri olduğunun kanıtlıyor. Kökeni André Breton’un Nadja’sına dek uzanan bu roman türünü; Didion, Capote ve Mailer’lı altın çağının ardından küllerinden yeniden doğuran Whitehead’ın, tarihi ve biyografi ögeleri kurguya yedirmek konusunda deyim yerindeyse bir edebi fetişi olduğunu söyleyebiliriz. Aynı zamanda ilk Pulitzer ödülünü de kucakladığı Demiryolu Çocukları’nda "faction"un “fiction” kısmını daha spekülatif kullanmayı tercih eden Whitehead, Trump dönemi atmosferinde yarattığı Nickel Çocukları’nda bu kez spekülasyon yerine kurgu dışını zihin filtresinden geçirip bir yansı-roman yaratmayı tercih ediyor. Nickel Çocukları, anlatısını, adli antropolog Kimmerle ve multidisipliner ekibinin, Florida’da yer alan ve hayret verici bir şekilde 2011 yılına dek varlığını sürdüren, yüzyılı aşan bir utanç vesikası olan Arthur G. Dozier "Islahevi"nin arazisinde yapılan arkeolojik çalışmalarına dayandırıyor. Çevrimiçi olarak halka açık yayınlanan bu etkileyici çalışma siyahlara çok yönlü ayrımcılığın ayyuka çıktığı Jim Crow yasaları döneminde (Jim Crow, pejoratif bir “zenci” varyantı bir beyaz uydurma adlandırması ve bu utanç dolu döneme de ismini veriyor) açılan bu okul/hapishanenin içerisinde dönen insanlık suçlarına sorgu ışığını bilimin ve sağduyunun aşık olduğumuz acımasız affetmeyişini yöneltiyor. Tam bu noktada bu "affetmeyiş"in altını çizmek önemli. Whitehead, roman karakterlerinin ağzından da söylettiği gibi Dr. King’in "sevgi"sine uzak bir öfkeyle, bir affetmeyişle yazıyor Nickel Çocukları’nı. Aklıma James Baldwin’in Terence Dixon ile röportajını getiren bir tavırla, Dr. King’in "sizi sevme yetimizle bitap düşüreceğiz"inin çok uzağında konumlandırıyor kendini Whitehead. Ve bu öfkeyle, yine Yeraltı Demiryolu’nda olduğu gibi bir epik tavra da bürünüyor: Çoklu zaman ve mekan kullanımı, devamlı flashback’ler ve bir Whitehead alametifarikası olarak her sayfada yenileri ile tanışmaya devam ettiğimiz sayısız karakter. Whitehead’ın seveni olduğu kadar nefret edeni de çok, belki de mesele tam da burada gerçekleşiyor. Whitehead, makroanlatılara meftun, “büyük” yazan birisi. Sırtındaki mirası ve yazarlığını konumlandırdığı noktaya bakınca hiç de şaşırtıcı olmayan bir tercih bu. Sözü, kendini çağdaş edebiyat okuru olarak adlandıran herkesin yolu Whitehead’den geçmeli diye bitirmek doğru olacaktır. Bir türü yeniden doğurmak, yeniden ve hakkı teslim eden bir tarih anlatımına ses olmak, Whitehead’ı simge bir yazara dönüştürüyor. Nickel Çocukları’nın yazara ikinci Pulitzer ödülüyle beraber Orwell Politik Kurgu Ödülü’nü de kazandırdığını da belirteyim. 2018’den beri verilen ödüllerin diğer sahipleri Sütçü ile Anna Burns (Duygu Akın çevirisi ile dilimizde) ve Summer ile Ali Smith. Finalin finalini de Begüm Kovulmaz’ın usta işi çevirisini ayakta alkışlayarak yapalım. Kendisi gerçekten de dilimizin yürüyen çağdaş Amerikan edebiyatı.
Nickel Çocukları
Nickel ÇocuklarıColson Whitehead · Siren Yayınları · 2019534 okunma
··
650 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.