"o ne ağaç ne tohum
om mani padme hum"
(nilüferin içindeki cevher)
Kolay kolay şiir incelemesi yapmıyorum ama Asaf Halet'in sadece birkaç şiirini biliyordum ve ilk defa kitabını okudum. Okumak da çok zevkliydi. Bu yüzden biraz ondan ve şiirlerinden bahsetmek istiyorum.
İlk şiirleri gazel ve rubailerden oluşan, çok yönlü şiirleri olan mistik şair. Bu mistik yönelişinin Mevlana geleneğinin bir mirasçısı olmasından kaynaklandığı söyleniyor. Şiirleri psikanalitik biraz. Tekrar tekrar okutuyor kendini.
Budizm gibi dini inançlara da şiirlerinde yer vermiş.
Çok başka bir bakışla, sesle konuşuyor şiirleri. Çok yönlü diyebiliriz belki şair için.
Haldun Taner ondan şöyle bahsediyor:
"Yakasına çiçek takıp kökünü mendil cebine yerleştirdiği küçük bir şişenin suyu ile beslemesi,a kocaman bir gülsüz gezmeyen Oscar Wilde'in dandliğini anımsatıyordu. Asaf Halet, böylece, ciddiye alınmaktan çok, insanı bohem renkliliği ile gülümseten bir çağrışım oluyordu."
Tanıştığıma memnun oldum Asaf Halet Çelebi, bakanların sadece gövdesini gördüğü, kendisi başka yerde olan şair.
KUNALA
vakit geldi kunâla
dünyayı göreli çok oldu
tam kırk yılda seni buldum kunâla
bu can tenden geçmeden
bu dünyadan göçmeden
bir kerecik sevmek çok değil
simsiyah saçların var kunâla
kemiklerine yapışık etlerin var
bir gün dökülecek
kunâla kuşu gibi gözlerin var
bir gün sönecek
kunâla
bu etlerin arkasında güzelliklerin var
benden başka kimse bilmeyecek
bu can içimde kuştur kunâla
seni görünce titrer
bu can gözümde muhabbettir kunâla
seni görünce yanar
bu can burnumda soluk olur kunâla
uçar gider
bu can benden geçmeden
bu dünyadan göçmeden
bir tek seni sevmek çok değil
Kunala: Güzel gözlü doğan, her bakışında güzelliği gören.