Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

473 syf.
·
Puan vermedi
Büyük çaplı seferlere periferiden gelen tepki. Akdağ-İnalcık zaviyesi. “Başka yazarlar 16. Yüzyılda savaş ve eşkıyalık arasındaki sıkı bağlantı üzerine yorumlarda bulunmuş olsalar da, bu bağlantı yanlış anlaşılmıştır. Mustafa Akdağ sipahilerin ülke içindeyken sadece ortalığı karıştırdıklarını ve sefere çıkmalarının reayaya rahat nefes aldırdığını ileri sürer. Asıl sıkıntının cephe gerisinde kalıp köylüleri sömürmeleriyle başladığını belirtir. Daha yakın dönemde ise Osmanlı uzmanları Halil İnalcık’ın yaklaşımını benimseme eğilimindedir. İnalcık kırsal şiddeti ateşli silahların yaygınlaşmasına ve gittikçe kalabalıklaşan topraksız ve aylak köylüler arasından geçici piyade olarak askere alınan sekbanların seferden sonra terhis edilir edilmez eşkıyalığa yönelmesine bağlar.” S.136 İki yorum da savaştan sonra asker terhisinin çatışmayı körüklemesine bağlı. Sipahi savaşa gittiğinde tımarlar ve ahali yağmaya açık. “Normal yıllarda mühimme defterlerinde on dolayında önemli eşkıyalık olayına ve genel kanunsuzluğa dair birkaç şikayete değinilirken, büyük çaplı seferlerin yürütüldüğü yıllarda askerlerin yokluğundaki yağma ve hırsızlık olaylarından yakınan onlarca istida verildiği olurdu.” S.137 “1590’lara kadar oldukça az belgede şahsi ordulara ya da milislerle çatışmalardan söz edilir; 1600’lere kadar tüfekli sekbanlar’dan söz eden belgeler daha da azdır.” S.137 Çapulcu göçer gruplar birçok ilde ordunun yokluğunu fırsat bilip yağmaya başladılar. S.138 “Merkezi idare bu tür kanunsuzlukların patlak vermesi üzerine belli standart tedbirler aldı. daha 1570’te devlet iç güvenlik için milis toplama yetkisiyle yiğitbaşı denilen yerel önderler atamaya başladı…” s.139 dahası da var sipahilerin köyünde kalıp muhafaza-i tımar itmesi. “Benzer şekilde, eşkıyaları temizleme talimatı verilen sipahilerin bir anda en azılı mücrimler olup çıkmaları mümkündü. Savaş dönemindeki sıkıntılı durumdan istifade eden adi suçlularla ilgili olarak günümüze ulaşan belgeler çok daha fazla olsa da, askerlerin giriştiği hırsızlık ve zorbalık olayları üzerinde duran bir dizi emir de vardır. Bu sorun 1590’lardaki kriz sırasında özellikle ağırlaşacaktı.” S.140 White’ın hülasası zaten nüfus baskısı, sıkıntılar ve doğal afetlerle karşı karşıya olan bölgeler açısından, savaşın getirdiği ağır talepler huzursuzluğun veçhelerini ortaya çıkaracaktı (1590). Tedarik sisteminde aksamalar Osmanlı tedarik sisteminde talepteki artış arzı geçmişti. Merkezi idarenin periferiğe tutumu epey katıydı. İlginç bir anektot da dalavereci stokçulardı. “sorun sırf batı dünyasının talebi ya da Akdeniz’in iki yarısı arasındaki fiyat farkı değildi. Osmanlı resmi fiyatları düpedüz gerçekçi olmaktan çıkarak, mal kaçırmayı ve vurgunculuğu teşvik eder hale gelmişti. Daha 1564-1565 kıtlığı sırasında, Bursa kadısı tahıl stoklayan “dalavereciler” konusunda uyarıda bulundu; bu arada İznik’te ve Karadeniz limanlarından Samsun’da istifçilik payitahtta soğan sıkıntısı yarattı. Merkezi idare doğal afetlerde bile bazen fiyatları gereğince ayarlamayı beceremedi. Örneğin Kasım 1573’teki şiddetli kar fırtınasından sonra, İstanbul fırıncıları “zahire olmadığı gerekçesiyle” sabit fiyatta bir artış için istida verdiler. Ne var ki, bir padişah emrinde “iki günlük karın zahire narhını yükseltmeye sebep teşkil etmeyeceği” belirtildi ve talep hepten “bahane” sayılıp geri çevrildi. Oysa aynı sıralarda vurguncular Rodosçuk’ta tahıl istifçiliğine başlamış durumdaydı; besbelli ki hesapları padişahın dayanamayıp sonunda fiyat yükselteceği veya aksi durumda, tahılı kaçak olarak dışarıya çıkarma ya da yüklüce bir kârla karaborsada satma yolunun açılacağıydı. Şaşırtıcı olmayan bir gelişmeyle, 1570’lerin ve 1580’lerin tezkerelerinde tahıl sıkıntılarının suçu gittikçe vurgunculara ve istifçilere yıkıldı.” S.142-143
Osmanlı'da İsyan İklimi
Osmanlı'da İsyan İklimiSam White · Alfa Basım Yayım Dağıtım · 202031 okunma
·
1 artı 1'leme
·
161 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.