Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

223 syf.
7/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Ne çok kullanırız 'sokak çocuğu' tabirini. Bu tabiri her kullanışımız bir öteleme, dışlama, yabancı addetme anlamı hissettirir muhatabımıza. Halbuki çocuğun ayrımı mı olur? Belirli talihsizlikler yüzünden sokaklarda yaşamak zorunda kalmış, anne-babasını kaybetmiş, çoğu kötü niyetli insanlar tarafından istismar edilen zavallı çocuklar... Yaşar Kemal eserinde bu çocuklarla tanıştırıyor bizleri. Teker teker her birinin hikâyesine ortak oluyoruz. Kimi zaman çocuklar anlattıkları yaşam öykülerine yalanlar serpiştiriyor fakat yazarımız bunu anlamasına rağmen kızmıyor onlara. Bizlere İstanbul'un ara sokaklarında kaybolup gitmiş pek çok çocuğun manzarasını resmediyor. Öncelikle üvey anne zulmünden bıkmış, kendini sokakların kollarına terk etmiş, bir kız çocuğu olarak erkeklerin tacizlerine maruz kalan ve karnını doyurmak için çoğu zaman hırsızlık yapan Zilo'yu tanıyoruz. Ardından annesi ve babasının boşanması üzerine bir süre yurtta kalıp, sonrasında hayatına sokaklarda devam eden misket tutkunu Oğuz çıkıyor karşımıza. Oğuz dediysek gerçek adı sanmayın. Yaşar Kemal muhabbet ettiği her çocuğa onların da isteği doğrultusunda isimler vermiş, Oğuz da bunlardan biri. Oğuz'un paylaştıklarını okurken sokaklarda da yaşasa bir çocuğun her zaman çocukluğunu yaşamaya ne kadar ihtiyacı olduğunu görüyoruz. Zira Oğuz'un oyuncak tutkusuna dair anlattıkları bunu fazlasıyla hissettiriyor okuyucuya. Zilo ve Oğuz'dan sonra bir de balon satarak karnını doyurmaya çalışan ve hangi müşterinin kaç tane balon satın alacağını tahmin edecek kadar ustalaşmış Kadir var sevgili okurlar. Kadir diğer çocuklara nazaran biraz daha şanslı. Zira onun başını sokacak bir evi ve sığınacak bir ailesi var. Eve götürdüğü ekmek sayesinde el üstünde tutulan ve bundan büyük memnuniyet duyan Kadir'in hikâyesini okurken sürpriz ve hazin bir son çıkıyor karşımıza. Kitabın ismine ilham olan ve kendi gibilere 'Allah'ın askerleri' diyen Kaya'ya gelelim. Lokanta işleten bir adamın yanında çırak olarak çalışıyor Kaya. Ustasına da duacı fakat hayatta olmaz dediğimiz her şey oluyor malumunuz. İşte Kaya'nın da hikâyesinin finali bizleri şaşkınlığa uğratıyor. Daha bitmedi, sırada tam bir 'sokak çocuğu' olan, arkadaşlığı her şeyin üstünde tutan, gözüpek Metin var. Metin'in kendisiyle aynı hayatı paylaşan çok sevdiği iki de dostu var; Selim ve Ali. Sürekli denizin dibinden öteberi toplayıp, bunları zula yapan ve satan üç genç. Bunların yanı sıra hem eğlenmek için hem de karınlarını doyurmak için kuş avlayan Orhan, Süleyman, Zeki, Muammer ve Sait var sahnede. Son olarak da hikâyesiyle beni en fazla etkileyen çalışkan Muhterem... Öyle güzel bir çocuk ki Muhterem; hani etrafımızda herkesin derdine koşan, insanlara faydalı olmak adına kendini paralayan yorulmak nedir bilmeyen insanlar görürüz ya, işte Muhterem onlardan biri. Sanki kendisinin az derdi varmış ve sokaklarda aç, açıkta gezen o değilmiş gibi yüzü her zaman gülen Muhterem... Sokaklarda hayatlarını idame ettirmeye çalışan farklı yaş gruplarındaki çocuklarla bizzat konuşarak, dertleşerek kaleme almış eserini Yaşar Kemal. En önemlisi onların yaşadığı sıkıntılara dikkat çekmeyi amaçlamış eserinde. Yeri geldiğinde onların derdine derman olmaya çalışmış, yeri geldiğinde iki gün göremeyince köşe bucak onları aramış. Çukurova'nın bağrından kopup gelen klasik Yaşar Kemal kitaplarından sanmayın bu eseri. Anlatım tarzı açısından sürükleyici bir eser olmasa da tabir yerindeyse bir fanusun içinde yaşayan bizlere fazlasıyla yabancı olan yaşamları göstermek konusunda kaliteli bir kitap. Umarım bir gün her çocuğun sıcacık bir yuvaya, ona değer veren anne-babaya sahip olduğu bir sabaha uyanırız.
Allahın Askerleri
Allahın AskerleriYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20171,319 okunma
·
39 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.