Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

156 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
"Çevrimiçi bir astrolog"dan gelen bir e-posta ile açılır Geçiş. Astrolog, Faye’ye “göğünde büyük bir geçiş” olacağını haber vermektedir. Çerçeve’de sessiz varoluşuna Atina sokaklarında eşlik ettiğimiz Faye, memleketi Londra’ya dönmüştür. Astrolog haklıdır, Faye’nin hayatında bir geçiş vaktidir; eve dönüş, yıkım ve yaratım vaktidir. Faye, yeni bir eve taşınmıştır. Kötü komşular, eski dostlar, yeni dostlar; yazarlar, yayıncılar ve okurlar; anneler, babalar ve çocuklar beklemektedir onu. Londra, Faye’ye hazırdır. Geçiş, Rachel Cusk’ın bir tür olarak romanda yarattığı paradigma kaymasının Çerçeve sonrasında bir teyididir âdeta. Londra, hayattır; hayat, yazmaktır. Geçiş’in yayınlanmasından sonra yapılan bir söyleşi esnasında Cusk’a bir okur kendi roman "tarzı"nı nasıl tanımladığını sorar. Cusk’ın cevabı "yaşamak"tır, “olduğu gibi ve yazıya dökmeyi amaçlamadan yaşamak”: Üçleme’nin en güzel özeti budur gerçekten de. Bir inanç sistemi olmaksızın yaşamak ve yazmak. Hakikat sonrası çağda, sahici kalabilmek için anonim ve boşlukta süzülen bir anlatı yaratmak. Tam da bu noktada Cusk, bu sihirsiz sihrin merkezine Faye’yi yerleştirir. İki çocuklu boşanmış bir yazar olduğunu bilsek de kişisel dinamiklerine hâkim olamadığımız Faye, bu anonimliğin bir meta-versiyonuna dönüşür. Üçleme, aslında bir başka “üçleme” arasındaki sınırları yok etmek üzerine kuruludur: Cusk, Faye ve biz. Yazar, okur ve “roman kahramanı” arasındaki sınırları silen bir oto(kolektif)kurmaca ya da Geçiş’ten alıntı ile “bir bakıma hâlâ dükkanın vitrininde yaşıyor” gibi bir okuma deneyimidir bu, " kurgulanmış bir şey, ama aynı zamanda gerçek". Geçiş’le ilgili bahsedilmesi gereken bir diğer ayrıntı da onun, Çerçeve’den farklı olarak, satır aralarında yuvalanmış belirgin bir fars özünü hissettirmesi. Hem Faye’nin hayata dair gözlemlerinde kendisinden ve çevresinden yükselen bu “hayat komedisi” esansı, Cusk’ın tam da yapmak istediği “gündelik hayata belgeselci yaklaşım” damarını fazlasıyla kuvvetlendirip Geçiş’i bir devam zincirinden çok bir üst basamağa dönüştürüyor. Sonuçta kendimizle ilgili neye inanmak istersek isteyelim, aslında yalnızca başkalarının bize nasıl davrandığının bir sonucuyuz. Cusk’ı, Cusk yapan da bu akıntıya kapılarak yaşama hissi. Çağlayan ama durgun bir hikâye bu. Lâle Akalın’ın çok sevdiğim çevirisi, Darmin Hadzibegoviç’in dikkatli editörlüğü ile. Rachel Cusk, çağımızın en önemli yazarlarından biri. Yazdığı çağda ona şahit olmak, bir okur olarak muhteşem bir his.
Geçiş
GeçişRachel Cusk · Yapı Kredi Yayınları · 201886 okunma
·
627 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.