" Ölmeye hazır olduğumuzu sanmıyorum. Hiçbirimiz değiliz, yanımızda biri olmadan." 1999 Man Booker, 2003 Nobel Edebiyat Ödülünü kazanan Coetzee' ye ait 'UTANÇ' eserini geçtiğimiz aylarda büyük bir merakla almıştım. Açıkçası okumaya başlarken böyle bir anlatımı / konuyu karşımda bulacağımı hiç düşünmezdim. Bir yere ait olmak, dilediğiniz o yerde kalmak için neleri feda ederdiniz? Nereye kadar gider, size yapılanlara ne kadar sessiz kalabilirdiniz? Bence kitabın sürpriz kısmı buydu. Fakat şimdi konuyu anlatayım sizlere... Ana karakter Profesör David, iki defa evlilik yapıp boşanmış, bir kız evladı olan, mesleğini seven ama üniversitede kendi verdiği derse içsel olarak inanmadığı için saygı da duymayan biri. Mesleki yoğunluğunun dışında, kendisinin Eros' un oklarıyla vurulduğunu düşünen, cinsellik anlamında içgüdüleri yoğun olan fakat tutkulu olmadığını ileri süren David, bir gün kendinden otuz yaş küçük öğrencisiyle ilişki yaşamaya başlayınca akademik kariyeri başta olmak üzere, yaşadığı çevrede de tüm saygınlığını yitirir. Olayların biraz soğumasını beklemek için de, kızının Güney Afrika'daki çiftliğinde bir süre kalmaya gider. Günleri tekdüze geçen, tüm aksiyonun klasik çiftlik işleri olduğu günlerden birinde, beklenmedik ziyaretçiler tarafından yapılan bir takım olaylar David' i bambaşka bir hayata sürükler. Artık içinde olmak istemediği bir dünyadadır ve her gün önünde büyüyen, aşılamaz bir gerçeklikle yüzleşmek zorundadır. Coğrafya, insanlık, kader, karma, kişisel kararlar... Her ne varsa, artık her birinden ölesiye bir utanç duyacaktır... Kapak çalışmasının ise ne kadar anlamlı olduğunu, okuduktan sonra (beni kahreden bölümler) farkedip seveceğinize eminim... Umarım yorumum okumanız için ilham olmuştur ve aynı keyfi size de verir bu kitap XoXo ️

UtançJ. M. Coetzee · Can Yayınları · 20182,492 okunma

·

764 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Betül PALACI