Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

293 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Hop-Çiki-Yaya serisinin dördüncü kitabını her zaman olduğu gibi Storytel'de dinledim. Murat Özgen beğendiğim bir seslendiren, o yüzden seslendirmede herhangi bir sorun yaşamadım. İsmini hala bilmediğimiz ana karakterimiz kültürlü ve eğitimli birisi. Sanattan ve yaşamaktan keyif alıyor. Tutkuları ve sınırları var, bu sınırları aşmaya çalışanlara gerekli dersi verme konusunda hiçbir çekincesi yok. Bu özellikleri sayesinde de kendi camiasında örnek alınıyor. Kitap da bu şekilde başlıyor; onu her yönüyle örnek alan Gönül, kahramanımızı arıyor ve bir cinayet işlendiğini, bunu bir tek onun çözebileceğini söylüyor. Kısa bir araştırma ile aslında bir seri katil ile karşı karşıya kaldıklarını anlıyorlar ve olayı çözmek için çalışmaya başlıyorlar. Hop-Çiki-Yaya kitaplarını hiçbir zaman polisiye olarak görmedim. Yer yer beğenmediğim ve aşırıya kaçan yerler olduğunu düşünsem de aslında farklı hayatlar yaşayan insanlara dair detayların anlatıldığı bir seri. Bu insanların yaşadığı zorluklara, tercihlere, zevklere, korkulara ve hüzne tanık oluyoruz. Örneğin kendisini Türkiye'nin Drag Queen'i olarak gören Ponpon'un, dünyaca ünlü Ricardo gelince girdiği ruh değişimi, Gönül'ün cehaleti ve ana karakterimize duyduğu sevgi ve güven gibi konular bana kalırsa zekice işlenmiş. Ayrıca bu kitapta ana karakterimizin kadınlar ile yakınlık kurması, kendi eleştirdiği tecrübeleri yaşaması ve bir şekilde dert ortağı olmaları da çok güzel aktarılıyor. Bazı eleştirilerim de var ki bu eleştiriler bu kitaba has değil, serinin tamamı için geçerli. İlk olarak sürekli birileri ile düşüp kalkma durumu var. Trans veya travesti bireyler her gördüğü erkeğe ağzı sulanarak bakıyor, sürekli yatağa atma hayali kuruyor. Uzun süreli ilişki yaşayan neredeyse yok gibi. Bu durumun o kişileri çok basit gösterdiğini ve kendi bağlamında çok hüzünlü olduğunu düşünüyorum. İkinci olarak da gündelik hayatta sürekli olarak eşcinsel birilerine denk gelinmesi ve neredeyse her erkeğin ana karakterimizi arzulaması veya onunla flört etmesi de biraz eğreti duruyor. Heteroseksüel olarak tüm hayatımda 1-2 homoseksüele denk geldiğim için kendi hayatım üzerinden değerlendirdiğim için yadırgamış olmam da elbette çok mümkün. Belki o hayatların içine girince gerçekten de böyle bir durum vardır ama bende oluşturduğu duygular bu şekilde. Güzel bir polisiye olarak değil de zor ve hüzünlü hayatlara göz atma, kimler bu zorluklar altında eziliyor, kimler dimdik durabiliyor diye bir fikir edinebilmek adına seriye şans verilebileceğini düşünüyorum.
Peruklu Cinayetler
Peruklu CinayetlerMehmet Murat Somer · Nar Kitap · 201377 okunma
·
127 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.