Her kitap insanın hayatına yeni bir değer katar. Yaşadığı ne varsa anlamlandırmasında yardımcı olur. Bu kitabın bana hatırlattığı olgu asla vazgeçme mem gerektiğidir Kişisel gelişim türünde bir kitap. Bir hikâyeyle hayatınızı, kaçırdığınız fırsatları sorguluyorsunuz. Kitap zaten çok ince bir günde okunabilir. Eğer hayatınızı düzene sokma konusunda ilhama ihtiyaç duyarsanız bu kitap aradığınız kitap olabilir. Tavsiye ederim. Değişime karşı 4 karakterin farklı davranış şekillerini anlatan tatlı bir öykü... Farecikler Koklarca ve Koşar’ca, İnsancıklar Mırın ve Kırın :) Çabuk mu pes ediyorsunuz? Korkuyor musunuz? Nasıl mücadele edeceğinizi bilmiyor musunuz? Duygularınız mı sizi yönetiyor, siz mi duygularınızı yönetiyorsunuz? Labirentlerle yanlışlarınızı bulabileceğiniz, cesaret edeceğiniz güzel bir kitaptı. Elinizde Gelelim kitabın sorusuna “Korkmasaydın ne yapardın?” cümlesi çok etkileyici gerçekten Hap gibi bir kitap, küçük ama etkili. Kitapta yer alan "peynir" sahip olmak istediğimiz bir mesleği, ilişkiyi, parayı, özgürlüğü, huzuru, sağlığı ve ünü temsil ediyor. Hikâyedeki Labirent " istediğimiz şeyi arayarak zaman geçirdiğimiz yeri temsil ediyor. Çalıştığımız kurum, yaşadığımız toplum, sürdürdüğümüz ilişkileri "dolambaç" olarak düşünebiliriz. Çoğumuz değişmekten öyle çok korkuyoruz ki, ondan uzaklaşmak, gerçekleşmesini engellemek için elimizden geleni yapıyoruz. En basit bir değişimi bile zihnimizde öyle karışık durumlara getiriyoruz ki, değişim düşüncesi bile değişimin kendisinden daha çok korkutuyor bizi. Böylelikle ilerlemek, kendimizi geliştirmek, sorunlara çözüm bulmak yerine olduğumuz yerde sayıyoruz. Bazen sahip olduğumuz şeylere çok fazla bağlanıyoruz ve onların sonsuza kadar bizlerle kalacağına inanıyoruz bu yüzden de vadelerinin dolmaya ya da tükenmeye başladıklarını fark etmiyoruz ya da görmezden geliyoruz. Oysa sahip olduğumuz “peyniri” sık sık koklarsak ondaki değişimi fark etmemiz ve ona göre hareket etmemiz zor olmayacaktır. Yeni bir hayata başlamaya hep çekiniyoruz. Çünkü alıştığımız her şey kötü de olsa bizi kendisine bağlıyor ve sanki onun değişecek olması, iyi anlamda da olsa bizi ürkütüyor, en küçük bir değişim bile bize çok zor geliyor. Oysa bazen küçük bir değişim bile büyük mutluluklara gebedir. Küçük değişim hayatımıza olumlu anlamda dokunabilecekken, korku bu gelişmeye engel oluyor. Ne de olsa “korku ilerlemenin en büyük düşmanıdır.” Kitap çok güzel bir hikâyeden oluşuyor. Eski sınıf arkadaşları bir toplantıda buluşuyorlar ve sohbet ederlerken aralarından biri “Peynirimi kim kaptı “hikâyesini anlatmaya başlıyor. Hikâyede bir labirentte hayatlarını sürdürmek için peynir arayan dört karakterin değişimlere karşı tutumlarını anlatıyor. Kokarca ve kaşarca değişime hızlıca ayak uyduran iki fare, Mırın ve Kırın da değişimden korkan iki insan. Bu hikâyedeki peynir ve dolambaç iki mecaz. Peynir hayatta sahip olmak için çabaladığımız her şeyi simgeliyor, sağlık, para, zenginlik, şöhret vs. Labirent ise tüm bunlara sahip olmak için geçtiğimiz yollar ve durduğumuz istasyonlar. Kimilerimiz değişimin kokusunu erkenden alıp hayatını ona göre yönlendirmeye çalışıyor. Mırın gibi, bazense geç de olsa değişimin aslında kötü olmadığını, değişmezsek daha kötü olabileceğimizi idrak edip ona göre hareket ediyor ve korkudan dolayı kaçırdığımız her şeyi geri kazanmaya çalışıyoruz tıpkı Kırın gibi. İçsel bir yolculuk yapmak istiyorsanız bu kitabı okumalısınız. “Çaresizlik Hissi” ATIN GİTSİN HAYATINIZDAN Çabuk mu pes ediyorsunuz? Korkuyor musunuz? Nasıl mücadele edeceğinizi bilmiyor musunuz? Duygularınız mı sizi yönetiyor, siz mi duygularınızı yönetiyorsunuz? Labirentlerle yanlışlarınızı bulabileceğiniz, cesaret edeceğiniz güzel bir kitaptı. Kesinlikle tavsiye ederim, keyifli okumalar.

Peynirimi Kim Kaptı?Spencer Johnson · Epsilon Yayınevi · 20191,641 okunma

·

131 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Ömer KANTEMÜR