Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

272 syf.
·
Puan vermedi
Zigmund Bauman tanınmış bir sosyolog. Kitap artık çevirisinden midir nedir bilmiyorum bana sıkıcı geldi. İlk defa sosyoloji türü okumuyorum, severek okuduğum bir katagori ama bu kitabı zorlukla okudum açıkçası. Yazar kitapta sosyolojik düşünmenin neden gerekli olduğunu açıklayan geniş bir açıklamadan sonra, belirlediği sosyolojik olaylarin bölüm bölüm açıklamasını yapmış. Özgürlükten tutun, devlet, sevgi,etik, ahlâk, milliyetçilik, ulus, dil,din, ırk ve daha birçok kavramı, sosyal medyanin insanlar üzerindeki etkisi, bilginin gücü, devlet-sivil toplum ilişkileri, kadınların karşılaştığı zorluklar, teknolojik gelişmelerin toplumdaki olumlu ve olumsuz yönleri, insanlardaki onaylanma ihtiyacı, bir topluluğu etki altına alma konusunda uygulanan çeşitli ikna yöntemleri, İnsan davranışlarının içinde bulunduğu çevreden nasıl etkilendiği, sosyolojik düşünmenin neden önemli olduğundan bölümler halinde bahsediyor. Kitaptan beğendiğim bazı alıntıları aşağıda veriyorum. *Bütün değişimler sancılıdır ve daha fazla fedakarlık, kararlılık ve dayanıklılık gerektirir. Eylemlerimiz toplumun tercihleri ve kuralları ile çevrilidir. *Kim olduğumuz, “benliklerimiz” bizimle birlikte doğan birer nitelik değildir, aksine başkalarıyla etkileşim içinde zamanla edindiğimiz bir şeydir. *Ferdi benliği ne kadar güçlü olursa, çocuğun karakteri o kadar özerk olur. *Ulusal dayanışmayı ve kişinin kendisini daha büyük bir iyilik için feda etmeye hazır olmasını dillendiren ifadeler, ulusu “annemiz” veya “ata yurdumuz” olarak adlandıran referanslarla süslenir ve bunlara çoğunlukla zaferlerle, kesinlikle dolu bir geçmişten bir şeyler çalmış ortak düşman anlatısı eşlik eder. • Kadınlar duygusal, erkekler rasyoneldir. Sonuç, kadınların toplumsal sözleşmerden dışlaması bununla birlikte özgürlüğü başkalarına bağımlı olmama olarak belirlenmiş bir fikrin eklenmesiydi. • tüm sahiplik ilişkilerine dayanak olan ilke şudur: Başkalarının hakları bizim haklarımız için birer sınırdır ve bundan ötürü özgürlüklerimizin genişletilmesi başkalarının kendi özgürlüklerinden yararlanma şanslarının sınırlanmasını şart koşar. Bu ilkeye göre mülkiyetin olanak verme koşulu daima çeşitli türden sınırlamalarla birlikte gelir. Söz konusu ilke sıfır toplamlı oyun mantığıyla çözülmez bir çıkarlar çatışmasının olduğunu varsayar. Dolayısıyla paylaşarak ve işbirliğiyle hiçbir şeyin elde edilemeyeceği farz edilir. Eyleme geçme yetisinin kaynaklar üzerindeki kontrole dayandığı durumlarda, makul davranışların anlamı “herkesi kendi çıkarı için” hareket etmeye iten buyruğun uygulanması demektir. İnsanın kendisini koruma görevi bireyci kültürlerde karşımıza işte böyle çıkar. • Google ve Facebook gibi büyük güce,erişim alanına sahip devasa şirketler tarafından satılan muazzam boyutta bilgi depolarlar. Francis Bacon bilginin güç olduğunu söylediğinde, fikri mülkiyet ve bu boyutlardaki bilgi işlemleri akla hayale dahi getirilemezdi • Etik ve ahlak arasındaki farklılıklar genelde şöyle tarif edilir: İlki söz gelimi mesleklerden gelen ve herkesçe kabul edilen davranış standartlarıyla ilişkilendirilirken, İkincisi bireyin yanlış ve doğru algılarıyla ilgilidir. • Neticede kişiler insan olarak görüldükleri sürece ahlaki özneler olmayı sürdürürler. Yani tek başlarına diğer insanlara gösterilen ve her insan için yapılması uygun görülen muamelelere hak sahibi kişiler olarak sayılmalıdırlar. • Seven kişinin, sevdiğinin egemenliğini, kendi adlarına karar verme ve kendi otoriteleriyle tercih yapma haklarını kabul edip onaylaması demektir. Sevilmek aynı zamanda, “beni anlamanı istiyorum” dediğimizde veya acıyla bize “beni anlıyor musun? Beni gerçekten anlıyor musun” diye sorulduğunda kullandığımız anlamıyla anlaşılmak demektir. Anlaşılmaya duyulan arzu, birilerine kendilerini yerimize koymaları, meselelere bizim açımızdan bakmaları ve başka kanıtlara bakmadan sırf bize ait olduğu için saygı duyulması gereken bir bakış açısına sahip olduğumuzu kabul etmeleri için yapılan umutsuz bir çağrıdır. Bu durumlarda peşinden koştuğumuz şey şahsi deneyimlerimizin yani içsel dürtülerimizin, ideal yaşam, benliğimiz, acılarımız ve hazlarımızla ilgili imgelerin onaylanmasıdır. Onaylama, kendimizden bahsederken taraflardan birinin diğerini ciddibir şekilde dinlemeye, sempati ve empatiyle bakmaya hazır olmasında aranır. • Twitter hesabı olan herkes haber kaynağı olarak görülecekse gerçekleri ve yalanları nasıl ayırt edeceğiz? Görünüşe göre artık herkes birer uzmandır çünkü aramızdaki fiziksel yakınlıktan tutun, bilgisayarlar, dizüstü bilgisayarlar ve akıllı telefonlardan gelenlerle geniş yelpazede bilgiye sahibizdir.
Sosyolojik Düşünmek
Sosyolojik DüşünmekZygmunt Bauman · Ayrıntı Yayınları · 20121,629 okunma
·
170 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.