Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

228 syf.
10/10 puan verdi
·
12 günde okudu
Storytel'in bana rahat kitap okuma (dinleme) fırsatı yaratmasının yanında en büyük faydası, aklıma bile gelmeyecek yazarlar ile tanışmamı sağlaması oldu. Burhan Sönmez de bu yazarlardan biri oldu ve Hakan Günday, Alper Canıgüz, Ahmet Ümit'in ardından favori Türk yazarları listeme en üst sıralardan giriş yaptı. Bir kere seslendirme muazzam. Erdem Akakçe'nin zaten şu ana kadar bırakın kötü bir işini, vasat bir seslendirmesine bile denk gelmedim. Dinlemek isteyenler varsa hiç düşünmeden başlayabilirler. Kitabın konusu şöyle: Darbe sonrası yakalanmış olan dört adam (Berber Kamo, Küheylan Dayı, Öğrenci Demirtay ve Doktor), işkence görmedikleri zamanlarda yerin üç kat altındaki küçücük bir hücrede titreyip kıvranarak hikâyeler anlatıyorlar birbirlerine. Kaygıyla ve kahkahayla... İstanbul’daki zamanı, geçmiş ve bugün diye ayırmak yerine, yeraltındaki ve yer üstündeki zaman diye ayırarak, anlatıyorlar. Ben normalde "İstanbul" temalı olan ya da İstanbul güzelleyen kitaplardan hiç hoşlanmam. Ancak Sönmez'e hakkını vermek lazım, övdüğü kadar da eleştiriyor ve bunu inanılmaz etkileyici bir şekilde yapıyor. Sönmez üstü ve altı tamamen farklı olan iki İstanbul'a vurgu yaparken, insanların şehir ile ilişkisini de çok çarpıcı olarak aktarıyor. İstanbul'un da tıpkı insanlar gibi iki yüzlü olduğunu vurguluyor. Üst kısımda tüm güzellikler yer alırken, alt kısmında ise karanlık, acımasızlık ve karanlık yer alıyor. Belki de adı bu yüzden İstanbul İstanbul'dur. İlk İstanbul üstünü, ikinci İstanbul ise altını simgelemektedir. Kitapta beni en çok etkileyen Kamo oldu. İşkencecilere karşı bakış açısı, asıl onların insan olduğunu söylemesi, onlarla yüzleşmesi çok etkileyici idi. Sanki o işkence görüp konuşurken, o sırada onunla aynı mekandaydım. Yine aynı şekilde, hikayeler anlatılırken sanki ben de hücrede onlara eşlik ediyordum. Keza Doktor'un fedakarlığı da benim açımdan sarsıcı idi. Demirtay'ın saflığı, Küheylan Dayı'nın ihtiraslarına tanık olmak, kitabın kendisi gibi zıt duygular yaşattı bana. Hem onlarla tanıştığım için mutlu oldum, hem de yaşadıklarına şahit oldukça üzüldüm. Uzun zamandır bu kadar çarpıcı bir kitap okumamıştım. Bu duygunun bir benzerini en son Hakan Günday'ın Az kitabında yaşamıştım. İnsana dair bir şeyler okumak isteyen herkese şiddetle tavsiye ediyorum. Ufak bir not: Kitap gün gün ilerliyor ve toplamda 10 gün sürüyor. Kitapta referans olarak verilen Decameron da aslında "10 gün" demekmiş zaten. Hoş bir gönderme olmuş.
İstanbul İstanbul
İstanbul İstanbulBurhan Sönmez · İletişim Yayınları · 2019959 okunma
·
238 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.