Es-Selam Dostlar!
Son zamanlarda takip ettiğim beğendiğim anlatımıyla, duruşuyla, üslûbuyla, bilgisiyle ve olayları değerlendiriş biçimiyle nitelikli bir İlahiyatçı diyebilirim Yasin Pişgin hocamız.
Ve eserlerine baktığımızda bahsi geçen unsurları fazlası ile hissedebiliyorsunuz.
Yusuf Suresinin Tefsiri…Mısır’a Sultanı Kuyudan Gelir...
Kitabın giriş bölümünde yazarımız surenin iniş sebebinden bahsediyor.
Bir rivayete göre Yahudilerin telkini ile Mekkeli müşrikler Peygamber Efendimiz sav’e ;
-İsrailoğulları Mısır’a niçin gittiler? şeklinde bir soru soruyorlar.
Allah Rasulünü zor duruma düşürmek için sorulan bu soru neticesinde sure nazil olmuştur.
Diğer bir rivayete göre ise Müslümanlar, Rasulullah’tan bir kıssa anlatmasını istemiş, bu istek üzerine de bu sure inmiştir.
Bu sure aynı zamanda hem Hz.Peygamber’i hem de Müslümanları teselli etmek ve onların mücadele azimlerini artırmak için inmiştir de diyebiliriz.
Sure müşriklerin baskıları ve işkenceleri karşısında Efendimize ve ashâbına bir ümit ışığı olmuştur.
Çünkü bu sure Hz. Yusuf’un kuyudaki mahrumiyetten Mısır’daki hakimiyete, orada vezirlik makamına ulaşmasındaki sıkıntılı süreçleri anlatırken her karanlığın ardında bir sabahın, her sıkıntıdan sonra bir felahın, yerleri ve gökleri sevk ve idare eden bir ilahın varlığını, her türlü zorluk karşısında O’na inanılması ve dayanılması gerektiğini bildirmektedir.
Yusuf Kıssası bir bakıma sabrettikleri takdirde Peygamberimize ve ashabına, Hz. Yusuf’a verilmiş olan mükâfatın bir benzerinin verileceğini ve müşriklerin kendilerine boyun eğeceğini müjdelemektedir.
Nitekim hicretten sekiz sene sonra Peygamberimiz as Allah’ın izni ile Mekke’yi fethetmiştir.
Kıssanın mesajı ve hakikati Peygamberimizin as hayatında öyle benzer bir şekilde tecelli etmiştir ki Mekke’nin fethinden sonra Hz. Peygamber Kureyşlilere Hz. Yusuf’un Mısır’da söylediği sözün aynısını söylemiştir:
”Bugün size kınamak yok, Allah sizi affetsin! O merhametlilerin en merhametlisidir.” Yusuf; 92
Buradan anlıyoruz ki Peygamberlerin sadece kaderleri ve kederleri değil, aynı zamanda karakterleri, tepkileri, duygu, düşünce ve aksiyonları da birbirine benziyor.
Kaynakları, dinleri, mücadele üslupları, usulleri, hedefleri bir.
Çünkü onlar Allah’ın elçileridir.
Kur’an’ın kıssaları genellikle peygamberleri bağlamın gerektirdiği mahiyette yani Kur’an’ın çeşitli surelerine serpiştirildiğini görürürüz.
Oysa Yusuf suresi Peygamberimize as tek celsede iniyor. Bu çok enteresan…
Kur’an’ın giriş, gelişme ve sonuç şeklinde bir konuyu başından sonuna kadar tek sure Yusuf suresidir.
Kıssada;
muhteşem bir akış,
insanı derinden etkileyen bir aksiyon göze çarpmaktadır.
Okuyucuyu düşündürmek ve olayın içine çekmektir aslolan.
Bu kıssa, Allah’ın bir kulunu imkânsızlığın en dibinden imkânın zirvesine nasıl ulaştırabileceğine şahit kılar muhatabını.
Hz. Yusuf’un kuyudan Kral’ın sarayına taşıyan olaylar zinciri, onun gördüğü rüyanın müjdesine giden yola döşenmiş taşlar mesabesindedir âdetâ!..
Kısaca ;
Yasin Pişgin, Yusuf kıssasını kendi hayatımıza taşımamızın yollarını gösteriyor bizlere.
Bizim de kendi kuyumuzdan kurtulmamızın hikmet yüklü yollarını âşikar edercesine…