Wells’ten okuduğum üçüncü kitap Zaman Makinesi oldu ve iyi ki de üçüncü okuduğum olmuş diyorum. Çünkü Zaman Makinesi, ondan önce okuduklarım olan Doktor Moreau’nun Adası ve Görünmez Adam kitaplarına göre benim için bir tık geride kaldı. Eğer Wells okumaya Zaman Makinesi ile başlamış olsaydım kesinlikle yazara önyargı oluşturup diğer kitaplarını almayabilir ya da okumayabilirdim. Buraya kadar yazdıklarımdan şu sonucu çıkarıyoruz ki Wells okumadıysanız kesinlikle Zaman Makinesi ile değil Görünmez Adam ya da Doktor Moreau’nun Adası ile başlamanız. Zaman Makinesi’ne gelecek olursak, Zaman Yolcusu bir zaman makinesi icat ediyor ve zamanda yolculuk yapıyor fakat etrafındaki arkadaşları onun yaptığı bu yolculuğa inanmıyor. Zaman Yolcusu bir gün geleceğe gidiyor ve orada başından türlü maceralar geçiyor, geri dönünce arkadaşlarına başından geçenleri anlatıyor ki bu anlatım kitabın yüzde doksanını oluşturuyor diyebilirim. Zaman Yolcusu’nun gelecekte karşılaştığı şeyler öyle garip ki Wells bunları aktarırken sanki gerçekten de Zaman Yolcusu karşımda oturmuş da bana anlatıyormuş hissine kapıldım, her saniyesini her gördüğünü peş peşe öyle bir sıralamış ki.. zaten gelecekteki yaşam çok farklı, insanlar değişik, her şeyin ismi garip.. bunlar bir araya gelince ve anlatım da yorucu olunca biraz sıkılmadım değil açıkçası. Zaman Yolcusu’nun başından geçenleri anlamakta biraz zorlandım, daha anlaşılır olmasını dilerdim çünkü konu itibariyle çok güzel bir kitaptı. Sonunu gerçekten sevdim ama, Wells’in en son cümleleriyle insanı etkilemesini çok seviyorum. Şu ana kadar okuduğum her kitabında aynı şeyi yaptı. Zaman Makinesi’nin sonu da çok güzeldi. Kitabı okumanızı tavsiye ediyorum fakat çok da büyük bir beklenti içerisine girmenize gerek yok diye düşünüyorum.

Zaman MakinesiH. G. Wells · İthaki Yayınları · 202328,9bin okunma

·

933 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Şule Nur Yıldırım