Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

360 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 saatte okudu
Ali Güler adını duydunuz mu? Bu soruyu sorarak başlama nedenim aslında çok özel. Ali Güler, daima tarih okurken araştırmalarından faydalandığım, kimi zaman yazılarını ütopik bile bulsam -öğretilen ile araştırılan arasındaki farktan kaynaklıdır- şaşırtıcı ve emek verildiği belli olan araştırmaları okumanın büyük bir hazzı var. Hele ki keşfedilmemiş, şaşırtıcı biçimde okunmamış kaliteli analizlerin olduğu eserlerle denk gelirsek bunun hazzı bambaşka... Artık 60 yaşını kutladığımız bu kıymetli yazarımızın eserinde yine dikkat çekici konuları bulabiliyoruz. Çünkü kendinden daha fazla anlatabileceği tek insan merhum Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Atamız hakkında yaptığı kıymetli araştırmalara her seferinde bir yenisini ekleyebilmesi çok önemli değil midir? Öyle kuru kuruya çok seviyorum şöyle böyle demek yerine bunun hakkını veren, araştırmalarını asla oldu bittiye getirmeyen bir insandan bahsediyoruz. Hak ettiği karşılığı alamaması normal. Çünkü kendini pazarlamıyor. Atatürk ve Atatürkçülük, Türk Yunan İlişkileri ve ülkemizde yaşayan Gayrimüslim denilen halk hakkındaki bilgi ve araştırmalarını göz önüne aldığımızda Genelkurmay Başkanlığı tarafından sürekli olarak davetli veya görevli olarak katıldığı seminerlerin göstermelik olmadığını gözlemliyoruz. Şimdi bir tarafın büyük yarası olduğunu biliyoruz. Yani nedense Atamıza karşıt, düşman olduklarından bahsediyoruz. Tabi ben bu şekilde düşünenlerin hepsini suçlamıyorum. Bu insanlara öyle öğretiyorlar, bu insanlarda güvenebileceği düzgün, kendilerinden görmedikleri insanları dinleyerek öğrenemiyor. Bizim insanımızda, hepimizde bu huy vardır aslında. Kendimizi yakın hissetmediğimiz insan kim olursa olsun onu dinlemeyiz. Pek çok tarihçi de popülizm kurbanı olunca mantıken o insanlar da kendilerine yakın görüp dinleyemiyor, doğrulardan mahrum kalıyorlar. Aslında durum bu. Tabi diğer yandan Atamıza düşman olan, araştırmacı olup da düşman olanlar var. Aralarında tarihçilerin de olduğu bu grup için yalnızca şunu söyleyeyim. Atamızı kim sevmez? Başta Yunan sevmez, Ermeni sevmez, Fransız sevmez, İngiliz sevmez... Eğer siz sevmiyorsanız bir düşünün derim. Akabinde devam ettiğimizde sevmeyen bu araştırmacılara da büyük nimet gözüyle bakıyorum, daha doğrusu araştırmalarına. Çünkü araştırdıkları yıllar ile Atamızın yaşadığı yıllar kesişirse öyle bir araştırma yapıyorlar ki, o tarihte hangi yolda hangi binada kaç pencere varmış o kadar detaylı öğrenme şansı veriyorlar. Farkında olmadan faydalı bilgiler bile öğretiyorlar ama sessiz olalım, anlamasınlar faydalarını. Çok seviyoruz da okuyoruz zannederler bazıları. Bölüm bölüm ilerlediğimiz kitapta önce neden ailenin saklandığını okuyoruz. Siyasi, sosyal ve psikolojik sebepler başta olmak üzere bir sıralama, anlatım yapılıyor. Bu da bir üst paragrafı haklı çıkarıyor aslında. Övmemek için, bahsetmemek için yaptıkları her detaylı, derin araştırmanın bile bizlere faydası olabiliyor. Tabii onlar kendilerini avutuyorlar orası ayrı, gerçeklerin er geç ortaya çıkması durumunu unutuyorlar demek ki. Devam ettiğimizde ilk bölümün yalanlara ve iftiralara ayrıldığını görüyoruz. İşte başlarda dedik ya Atamızdan kim rahatsız olur diye. Bunlar da bunu örtmek adına Arnavut'tur, Sırp'tır derken Yahudi demeye bile dil uzatanların olduğunu görmek aslında çok üzücü be. Neyin düşmanlığı bu diyoruz. Okuduğu Şemsi Efendi okulu için bile yok Dönmeler, Sabatayistler eğitim görüyordu orada demek. Ufacık çocukluk zamanlarına bile iftira atmak nedir? İkinci bölüm de aslında dikkat çekici diyebiliriz. Ailesi hakkında pek çok resmi evrak ve belgelerden yararlanılması önemli. Askeri ve resmî belgelerden maaş belgelerine, resmi yardım belgelerinden vasiyet ve nüfus kayıtlarına kadar pek çok belgeden faydalanıldığını gözlemliyoruz. Bu kısım çok önemli ve dikkat çekici diyebiliriz. Üçüncü ve dördüncü bölümlerde Ali Rıza Efendi ile Zübeyde Annemizin incelendiğini görüyoruz. Soyları, aileleri, hayatları, yaşadıkları, ölümleri, evlatlarıyla ilişkileri derken pek çok konuda inceleme görüyoruz. Beşinci bölüm ise Makbule Hanım ve diğer kardeşlere ayrılmış ki burada da aile ilişkilerine dair önemli bilgiler okuyoruz. En çok dikkatimi çekense Makbule Hanım’ın evlatlıkları, Ata ile olan ve olmayan yılları ve vefatı. Altıncı bölümde ise manevi evlatları inceleniyor. Yedinci Bölüm çok özel bir bölüm. Açıkçası kitabın neredeyse en iyi ve en emek harcanmış bölümü diyebilirim. Bu bölümü anlatmayacağım, sadece bu bölüm için bile bu kitap okunur diyeceğim. Malum ben içerik paylaşırım ama burada onu da paylaşmayacağım. O derece güzel ki okumak isteyenlerle kitabı paylaşırım ve bundan mutlu olurum. Kaynaklar, Belgeler ve Fotoğraf bölümü de kitabın son bölümü. Özellikle resimlerin olduğu kısmı uzun uzun incelemenizi tavsiye ederim. Çok etkileneceğinizden eminim. Hepimize tavsiye ettiğim bir kitabı daha geride bıraktım. Herkese, hepimize iyi okumalar dilerim..
Benim Ailem
Benim AilemAli Güler (Akademisyen) · Yılmaz Basım · 201543 okunma
·
288 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.