Sağlığına düşkün bir tanıdığın tavsiyesiydi. Elime almamla bırakmam bir oldu. Başlıklardan biri: "Hatalı soluyoruz." Diyaframdan soluma tekniğini hatalı beslenme yüzünden kaybetmişiz. Bilgi bu kadar. Herhangi bir kaynak, belge, bulgu yok. Hatalı beslenmeyle soluma arasında okur doğrudan bağlantı kuramaz. Öyleyse nasıl, kısa bir açıklama gerek ama bulamıyoruz. Kitapta çok yoğun bilgi var, sık sık da tıp alanı dışından, doktorumuzun uzmanı olmadığı tarih, fizik gibi alanlardan bilgiler var ama hiçbirinin kaynağı verilmiyor. Doğru solumanın tarifini iki sayfa boyunca okuyoruz, sayfayı çeviriyoruz, şu cümle geliyor: "Bunu haftada iki-üç kez yaptığınızda rahatladığınızı göreceksiniz." Basit bir rahatlama için mi yaptık bunu? Önceki sayfada sayılan kötü solumanın semptomlarından kurtulmayacak mıydık? Hikaye burada bitiyor. "Bunu şu kadar hastada denedik, şu sonucu aldık" gibi bir bilgi yok. Tuz konusu çok eğlenceli. "Rafine tuz yemeyin" diyor. Tamam. Bunun yerine "Himalaya tuzunu" suda eritip için diyor. Neden Himalaya, başka dağın tuzu olmuyor mu, bilgi yok. Doktorumuz bu kez bir deneyden söz ediyor. Şu kadar hastada denemişler. Şimdi bu klinik bir çalışmaysa bunun bir yayını vardır. Yayına referans verirsin, meraklısı açar bakar. Ama yok. Devam ediyor: "...sebze ve meyvelerin içindeki mineraller iyonal olarak bir geometriye sahip olduklarından organik yapılarıyla hücrelerimize girebilir ve asimile edilebilirler. Fakat yapılarını bozduğumuz minerallerin hücrelere girebilme şansları asla olamaz." Yalnızca lise kimyası okuyan biri bile bu satırlardaki anlamsızlığı görür. İzomerlerden mi söz ediyor acaba? Anlaşılmıyor. Molekülün yapısını bozmak ne demek? Konuyu yarım yamalak anlamış veya ifade yeteneği olmayan bir öğrencinin sınav kağıdına benziyor. Devam ediyor: "Yemeği ağzınıza aldığınız anda tuz kanınızdan midenizin hücrelerine doğru yönlendirilir, orada ayrıştırılır, yani iyonize olur." Bu mekanizma nedir, ilk defa duyuyorum. Ağzıma aldığım tuz kanıma giriyor tamam, oradan mideme niye gidiyor? Kana çoktan girmiş tuz mideye bir daha niye ve nasıl gidiyor? Harry Potter mı okuyoruz? Berbat bir öğrenci çevirisi mi bu? Basmadan önce kimse okumamış mı? Kitabın arkasında bir kaynakça yok. Tek bir dipnot yok. Saraçoğlu'nun kitaplarından daha az gizemli değil. "Ben söyledim, oldu" kafasında bir doktor bu. Tuğla gibi kitap ama sanki komşu teyzeden şifa tarifeleri dinliyoruz. Dinlemiyoruz elbette. Geri dönüşüme yolluyoruz. Sonra da TTB gibi meslek örgütleri alternatif tıpçılara abanıyorlar bilgi kirliliği yarattıkları suçlamasıyla. Sizin prof olacak meslektaşınız bilgi kirliliğinin, dezenformasyonun ağa babasını yapıyor, baksanıza.

Neden Yanlış YaşıyoruzHüseyin Nazlıkul · Alfa Basım Yayım Dağıtım · 20159 okunma

·

219 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.