Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

80 syf.
·
Puan vermedi
Fatih'e Sultana da Başka Gözlerden Bakmak Zor Oluyormuş
Stefan Zweig Yahudi bir aileden gelmiş olmasıyla; belki dışarıdan Müslümanların ve Hristiyanların savaşı olarak görülen İstanbul fethine en dışarıdan bakabilecek kimselerden biridir. Yaklaşık 400 yıl önce yaşamış olsa aktardıklarının şimdikinden çok daha kıymetli olacağı aşikar. Zweig tabi ki; bir tarihçi değil bu nedenle kitaptan kaynak eser gibi yararlanmayı beklememek lazım. Sezar hakkı Sezar'a meselesi bu arada karşımıza Fatih hakkı Fatih'e gibi oluyor kısmi açılardan bu kitapta. Fatih Sultan Mehmet bu eseri okuyan Avrupalılar için zeki, entelektüel, sanattan anlayan bir kimse olarak karşımıza çıkıyor; sanırım bu topraklarda bu hususlar açısından mutabakat kesindir. Diğer yandan olağan bir şekilde bizim gösterdiğimiz hürmetten eser yok. Fatih Sultan Mehmet Han daha çok şark kurnazı, zalim ve hin bir kimse.. Hatta İstanbul'a giren Osmanlı askerinin en büyük motivasyonu yağma gibi gösterilmektedir. Kitap boyunca Resullah ( sav)'ın İstanbul fethi ile alakalı olan hadis-i şerifi aktarılacak mı diye bekledim ama bu durum gerçekleşmedi. İlginç bir şekilde Zweig, Fatih Sultan Mehmet'in fetih hazırlıklarında ordusunun başında Fetih Suresini okumasının ve Ayasofya önünde Allah'a şükrederek ve namaz kılarak içeri girmesinden bahseder; bunlara rağmen Fatih Sultan Mehmet onun için zalim ve gaddar bir kimse olmaya devam eder. Bu noktada Garplı için İslam'ın naiflik ve yaşam dini olmasının bilgisi yoktur ya da bunu yok sayar. Pek çok büyük tarihi olay gibi; İstanbul'un fethi meselesi de Zweig tarafından küçük bir detaya bağlanıyor. Bu daha ilgi çekici ve peşinden gelinmesi keyifli bir durum olduğundan sanırım. Kerkoporta adlı iki sur arasında kalan ve Bizans çarşısına açılan bir kapının açık kalmasından kaynaklı olarak Osmanlı ordusu şehrin içinde girebilmiştir ve bu şekilde galibiyete kavuşmuşlardır. Bu detayı açıkçası kişisel okumalarımda ya da Türkiye'de bu konu etrafındaki tartışmalarda hiç duymamıştım. Kesinlikle doğru bir vakadır ama açık ki muvaffakiyet bütün zahiri unsurların bir araya gelmesi ve tevfik ile gerçekleşir. Zweig son olarak, Osmanlı askerinin yağma kültürü ile İstanbul'u harap ettiğini ve pek çok tarihi eserin zayii olmasına neden olduğunu söyler. Buna nefsimi aradan çıkarıp bakmaya çalıştığımda şunu rahatlıkla yazıya dökülüveriyorum. Cihad amacıyla gerçekleşen bir fetihte Hristiyan ( küfre) ait eserlerin tahribi çok anlaşılabilir ve mümkün duruyor. İnsanların köleleştirilmesi ile alakalı duruma bakınca da İslam savaş hukukunun mevzuatına uygun şeyler gerçekleşmiş. Bilinen o dur ki; Hristiyanlar için de nesli bozmak vardır ve bunun yöntemleri mevcuttur. Dolayısıyla bizim hor ve hakir gördüğüm hakaret ettiğimiz vakalar Avrupalı için normal karşılanabilmektedir. Zweig'in baktığı gözlerden bunları yazması çok normal; bizim de hafiften de hüzün bulanmamız iyidir be sanki.
Bizans'ın Düşüşü
Bizans'ın DüşüşüStefan Zweig · Altın Bilek Yayınları · 2018694 okunma
·
162 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.