Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

280 syf.
8/10 puan verdi
Tarihi açıdan ele alacak olursak, yine bazı kitaplarda yaşadığım, dönemin ve bölgenin tarihi ve siyasi durumları konusundaki bilgi eksikliğinden kaynaklı kopmaları yaşadım. Krallık rejimi, derebeyler, soylular, ve küçük bir kıvılcım dahi olsa çakmaya cüret eden Garibaldi ve adamları... Bazı şeyler bir anda değişemiyor olsa da zaman, bazı şeylerin yerine yenilerini koymayı beceriyor. Odanın bütün dekorunu değiştiremese dahi, bazen birkaç şamdanı yerinden oynatıyor, kimisini başka başka yerlere koyuyor, kimisini ise modası geçmişlikle suçlayarak depoya kaldırıyor. Hükmünün daha da etkin olduğu yerlerde ise koltuklardan duvar boyalarına kadar pek çok şeyi dönüştürmekte muktedir. Neyse... Karakter vitrininde öne çıkan, elbette ki Don Fabrizio. Zaten soyut ve somut kavramlarla nitelenebilecek öyle heybetli vasıflara sahip ki, vitrinde arka plana konulması mümkün değil. Öyle dahi olsa, hayranlık uyandırıcı soloları ile geri planda dahi dursa kendini belli eden, orkestradaki baterist gibi heybetli ve havalı dururdu, bu kesin. Döneminin diğer soylularından farklı olarak, matematik ve astronomi ile ilgili prensimiz Don Fabrizio, bu bilimlerin de etkisi ile gayet analitik bir zekaya ve öngörüye sahip. Ayrıca kitabın bazı bölümlerinde yaptığı konuşmalar, tekrar tekrar okunma isteği uyandıracak güzellikte ve anlamlılıkta. Tancredi, prensimizin soylu yönünden ve biraz da yaşını almışlıktan kaynaklı olarak içine hapsettiği, Sicilyalı yönünden de ileri gelen heyecanlı ve etkileyici ruhunun vücut bulmuş hali gibi. Bu nedenle de kardeşinin evladı olan bu delikanlıyı evlatlarından ayrı bir sevgiyle kolluyor prensimiz. Angelica, taşralı egzotikliği ile sonradan görme asaleti bir potada eritmeye çabalayan, doğal bir güzellik. Öyle ki insan, okurken bile ondan etkilenmeden edemiyor. Prensimizin kızı Concetta'nın asil yanı ve vakur karakteri, Angelica'nın bu karşı konulmaz yönleri yanında bir nevi kaybetmeye mahkum gibiydi zaten. Yine de sonlarda gelen o itiraf, insanı biraz duygu karmaşasına itiyor. Diğer karakterler de gayet yerli yerinde ve etkileyici olmalarına rağmen, her birinden teker teker söz etmek istemiyorum. Bu arada kitapla alakalı olarak şuna değinmek isterim. Çeviriden mi kaynaklı yoksa yazar mı bu kelimeyi fazlaca kullanmış bilemiyorum ama, "kösnü" kelimesi ve farklı çekimlenmiş versiyonları beni fazlasıyla yordu çünkü bir süre sonra aynı kelimeyi ve türevlerini görmekten sıkıldım. Okuduğum kitaplarda özellikle önem verdiğim mekan tasvirleri ve anlatımdaki benzetme ögeleri çok hoşuma gitti. Yazarın mekan tasvirleri, mekanları zihinde canlandırmayı kolaylaştıran canlılıkta, benzetmeleri de gayet yerinde ve hoştu. Üslubun akıcılığı da kitaptan zevk almak adına önemli unsurlardandı. Son bölümlerdeki, özellikle Don Fabrizio'nun yaşlılık halleri ve son demleri, insana hayatı sorgulatan ve yerli yersiz bir hüzün çökerten etkileyicilikteydi. Kızların son halleri ve Bendico'nun akıbeti ise tam anlamıyla bu hüzün sahnesini taçlandırdı ve kitap, buruk bir ruh haliyle noktalandı.
Leopar
LeoparTomasi Di Lampedusa · Can Yayınları · 201893 okunma
··
120 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.