Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

96 syf.
·
Puan vermedi
·
23 saatte okudu
Günah tekrar canlandı ve işte şimdi ben öldüm.
*Ağlamak isterdim. Yazık ki kalbimi bir çölden daha çorak hissediyordum.* *"Seven bir ruh, gönüllü olarak itaat etmekten mutluluk duyar; ancak hiçbir şey huzuru aşksız bir itaat kadar gölgeleyemez."* Arka Kapak.. Nobel ödüllü yazar André Gide’in Pastoral Senfoni’si, okura birden fazla dünyanın kapılarını aralayan, huzur arayan, endişeli ruhların romanı. Günlük türünde yazılmış eserde ortaya konan, bir hikâyeden ziyade, çok sesli bir senfoni... Eserde, bir papazın hayatına giren küçük, kör bir kızın ailede bıraktığı derin izler etrafında gelişen trajik bir hikâye konu edilir. Papaz, dünyanın ve aslında yaşamın bütün renklerini kör kıza, bu senfoni aracılığıyla anlatmaya çalışır. Gide, romanın adıyla, Beethoven’in en önemli eserlerinden biri olan Pastoral Senfoniye gönderme yapar. Pastoral Senfoni, otobiyografik özellikler taşıyan, görülen ve görülmek istenen dünya arasında kalmış, okurun zihninde yeni anlamlar kazanacak bir ruh okuması. ___ Pastoral Senfoni de vurgusu yapılan İncil de geçen kaybolan koyun Hikayesi Halk Isa’yı dinlemek için akın akın geliyordu. Vergi görevlileri ve Kutsal Yasayı yerine getirmeyen bazı kişiler de kaya gelmişlerdi. Onlar halk arasında ‘günahkar* adıyla bilinirdi. Ferisiler Isa’yı onlarla birlikte görünce eleştirmeye başladılar “O neden günahkarlarla bir arada bulunuyor? Eğer Tann’dan gelmiş biriyse böyle davranmamalı” diye söylendiler. Konuşulanların farkında olan Isa onlara dönerek bir benzetme anlatmaya başladı. “Bir adamın yüz koyunu vardı. Onları çok seviyordu. Koyunlannı en güzel otlaklara götürürdü. Onlarla tek tek ilgilenirdi. Hepsini çok iyi tanırdı. Çoban kaldığı yere dönünce koyunlannı bir bir sayardı. Onlarm tamam olduğunu görmeden rahat edemezdi Eğer hepsi oradaysa güven içinde uyurdu. “Bir gün yine geç saatlerde evine döndü. Koyunlan saymaya başladı. Bitirince belki yanlış saydım diye yeniden denedi. Kaç kez saydıysa hep doksan dokuz çıkıyordu. Evet koyunlardan biri eksikti. Acaba neredeydi? şimdi ne yapacaktı?* ka burada durup Ferisilere döndü ve onlara bir soru yöneltti. “Sîzlerden birinin yüz koyunu olsa ve bunlardan birini kaybetse, doksan dokuzu bırakıp kaybolanı bulana dek onun ardına düşmez mi? “Çoban, Bir tane eksik olsa ne olur? diyebilirdi. Ya da Gecenin şu saatinde onu bulmam mümkün değil, yarın ararım’ diyebilirdi. Ama hiç birini demedi.“Onu bulmalıyım! Başına bir şey gelmeden onu kurtarmalıyım’ diyerek yola çıktı. Gecenin koyu karanlığında kaybolan koyununu aramaya başladı. “Çoban uzaktan koyunun sesini duydu. Sesini izleyerek iyice ona yaklaştı. Zavallı koyun yolunu kaybetmiş ve bir çukura düşmüştü. Çıkamadığı için orada kalmıştı. Çaresizce meleyip duruyordu. “Çoban hemen çukura indi. Onu omsuzuna alıp evinin yolunu tuttu. Koyununu bulduğu için çok sevinçliydi.” Bu çoban Tanrımıza benziyor. Göksel babamız en iyi çobandır. O hepimizi tanır. Bütün insanları Baba Tanrıyla barıştırmak ister. Kendinden uzak olan herkes bu kaybolan koyun gibidir. Tanrı herkesi sevdiği için onlan arar. Bulduğunda sevinir. Ayrıca biz Ondan uzaklaşsak bile O bizi unutmaz Kuşkusuz uzaklaşmamızı istemez. O bizi asla terk etmez, bırakmaz Çünkü biz Onun için değerliyiz O iman eden herkes için sevinir. Bu durumda gökte coşkulu bir şölen olur. ______ Kayıp insanlar sevgi dolu, kişisel bir Kurtarıcıya ihtiyaç duyarlar. Kaybolan Koyun Kör ve yetim bir kız olan Gertrude Kutsal kurtarıcı Papaz __ Konu Eserde bir papazın hayatına giren küçük kör bir kızın ailede bıraktığı derin izler etrafında gelişen trajik bir hikâye konu ediliyor. _____ Gide; farklı lehçeler konuşan, farklı mezheplerden iki ayrı sınıfı tanıyarak büyüdü ve hayatı boyunca birbirinden ayrı bu dünyaları kendi içinde harmanlamaya çalıştı. “Tanrı beni iki ayrı kan, iki ayrı memleket, iki ayrı mezhep arasında yarattıysa bu benim suçum mu?.. Hiçbir şey, çelişkilerini bende birleştiren bu iki aile, bu iki memleket kadar farklı olamaz birbirinden. Sık sık bir sanat eseri ortaya çıkarmam gerektiğini düşünürdüm. Aksi takdirde birbirleriyle devamlı savaşmak zorunda kalacak ya da en azından içimde sürekli tartışıp duracak bu apayrı elemanların uzlaşmasını başka yolla sağlayamazdım" “(…) insanoğlu bu dünyayı çirkinleştiren, kirleten, acı veren günahlar ve düzensizliklerden çok, güzelliği, refahı, düzeni ve ahengi sağlayan şeyleri hayal eder. Ruhumuzun buna daha çok eğilimi vardır ve bunu yaparken de beş duyumuz yol gösterir bize. Aynı zamanda da doğruyu bulmamıza yardım eder. Hatta, bana kalsa, bize şimdiye kadar öğrettikleri “si sua bona norint” (Lat. İyiliği bilmiş olsalardı.) sözü yerine Virgile’in Fortunatos Nimium’unu “si sua mala nescient” (Lat. İnsanoğlu kötülüğü bilmeseydi.) sözünü öğretmeyi tercih ederdim: İnsanoğlu ne kadar mutlu olurdu.” (Sf.29) Papaz, görmediği için günahı bilmeyen Gertrude’un sınırlı dünyasında gerçekten ana karakter olduğu için, Gertrude papaza aşık olduğunu hisseder ve bir dereceye kadar papaz da ona karşı benzer duygular besler. Genç kız ile papaz belki de birbirlerine sundukları temiz dünyaya aşıktırlar. Rahip kör kıza hayatı, sevgiyi, mutluluğu dostluğu, aşkı güzel ve doğru olan pek çok şeyi öğretir. Aynı zamanda genç kızın yalnız göz körlüğü değil, sevgiyi ve kötülüğü fark etmeyen ruh körlüğü de vardır. Çünkü rahip kendisine günah, ölüm ve kötülükten hiç bahsetmemiş, dünyayı olduğu gibi değil de olması gerektiği gibi anlatmıştır. Gertrude sonunda görme yetisini kazanmak için bir ameliyat geçirdiğinde papazın onda uyandırmaya çalıştığı mutluluk hissini korumak için yıllarca ondan sakladığı kötülük ve günahı gözlemler. Gertrude “Günah tekrar canlandı ve işte şimdi ben öldüm.” Bana görme imkânını kazandırdığınız zaman, gözlerim hayal ettiğimden çok daha güzel bir dünyaya açıldı. Evet gerçekten, gündüzün bu kadar aydınlık, havanın bu kadar parlak, gökyüzünün bu kadar uçsuz bucaksız olduğunu tahmin etmiyordum. Ayrıca insanların bu kadar kemikli alınları olduğunu da. Eve girdiğimde ilk dikkatimi çeken şey ne oldu biliyor musunuz? Ah! Sanırım bunu her şeye rağmen söylemem gerekiyor size: İlk gördüğüm şey yaptığımız yanlış oldu, günahımızı gördüm. Hayır itiraz etmeyin. İsa’nın şu sözlerini hatırlıyor musunuz? 'Eğer kör olsaydınız, hiç günahınız olmazdı.' Ama şimdi görebiliyorum... Ayağa kalkın papaz efendi. Şuraya oturun, yanıma. Sözümü kesmeden dinleyin beni. Klinikte yattığım dönemde, İncil’in daha önceden hiç bilmediğim bölümlerini, sizin bana okumadığınız bölümlerini okudum, daha doğrusu okutturdum. Saint Paul’den bir ayet hatırlıyorum, bütün bir gün boyunca kendi kendime tekrar edip durmuştum: 'Ben, kanunların olmadığı zamanlarda gerçekten yaşıyordum, ama ne zamanki gökten emirler geldi, günah tekrar canlandı ve işte şimdi ben öldüm.'” Körlük ve Günah kavramları eserin ana teması gibidir. Gertrude fiziksel olarak görmemekle birlikte güçlü hislere sahiptir. Papaz ise düşünce ve davranışlarının temellerini yeniden incelemeye başlamadan önce kendi körlüğünün farkına varmaz. Ancak ameliyattan sonra Gertrude nin gözleri günahı görür. Bu farkında oluş kendisin trajik sonu olur. Günah da romanda işlenen çelişkili diğer bir kavramdır. Papazın oğlu Gertrude ye aşık olup evlenmek isteyip isteyince Papaz bu durumda kendini duygularını da hesaba katarak ancak durumun uygunsuzluğunu görmeyecek kadar kör, rahatsız olur ve oğlunu evden uzaklaştırır. Sonuç olarak Papaz kendi körlüğünün farkında değildir. Yine papaz incilin öğretileri konusunda tarafsızlığını muhafaza edememiştir. “Babacığım,” dedi, “sakın sizi suçluyorum zannetmeyin, ama bana yol gösteren yaptığınız hatadır.” Pastoral Senfoni okuyucunun konusu itibariyle içini biraz bulandırabilir. Ancak okuyucu rahatsız edecek anlatı yok eserde.. Ben şahsım adına güzel bir eser okudum. İyi ki okudum. Andre Gide ile tanışmak isteyenler bu kısa eser ile başlangıç yapabilirler. Son olarak “Gerçeğin Rengi Gridir” André Gide Kitapla Kalın Keyifli okumalar...
Pastoral Senfoni
Pastoral SenfoniAndré Gide · Timaş Yayınları · 20214,514 okunma
··
2.074 görüntüleme
AYŞE... okurunun profil resmi
Bu kitabı sevdiyseniz
Ethan Frome
Ethan Frome
u tavsiye ederim Sevgi Hocam, çok güzel paralel yaklaşımlar olan kitaptır o da, yine kısa ve derinliği olan kitaplardan bence📚🌼☕♥️
Sevgican okurunun profil resmi
Ayşecimm not aldım. Kaydettim. Muhakkak müsait olacağım ilk zaman sıraya koyacağım. Sevdim. Güzeldi üslûbu... Kısa ve öz.. Esastan uzak cümleler yoktu. Hemencecik bitti.:)) Sevgilerimi yolluyorum.🦋🌼📚
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.