Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

550 syf.
10/10 puan verdi
·
12 günde okudu
Bir Diktatörün Panoraması
Baştan söyleyeyim, yer yer içerik bilgisi vereceğim bir inceleme olacak. Zaten daha ilk sayfaya gelmeden ‘’Teke’yi öldürdüler.’’ ifadesiyle aslında en baştan olacakları öğrenmiş oluyoruz. Bu bakımdan aklıma Marquez’in Kırmızı Pazartesi adlı romanı geldi. Romandaki olaylarla ilgili çok fazla detay vermeyeceğim. Daha çok bu romanı neden başarılı bulduğum konusu üzerinde durup ana hatlarıyla bahsedeceğim. Roman aslında temel olarak 2 bölüme ayrılabilir. Trujillo’nun -yani Teke’nin- ölümünden öncesinde ve sonrasında yaşananlar. Roman, Dominik Cumhuriyeti’nde 31 yıl hüküm süren ''Cumhurbaşkanı'', ‘’Diktatör’’, ''Şef'' Rafael Leonidas Trujillo Molina, namıdiğer ‘’Teke’’nin hikâyesi üzerine kurulu. 1930’dan suikasta uğradığı 30 Mayıs 1961’e kadar hüküm süren Teke’nin döneminde dönen pis işlerin hemen hepsine bu romanda yer verilmiş. Bu 31 yıllık süreçte Trujillo’nun sorumlu tutulduğu 50 bin ölümden bahsedilir. Cinayetler, işkenceler, kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıklar, antlaşmalar, aklanan kara paralar, kukla yöneticiler, göstermelik demokratik hareketler, lüks içinde yaşayan, ülkenin yarısından fazlasının sahibi Trujillo ailesi… Llosa tüm bu gerçekleri kurguyla birleştirip Teke Şenliği’nde adeta bir dönemin panoramasını çizmiş. Romanda 3 farklı pencere var. Trujillo’nun önemli yardımcılarından Senatör Agustin Cabral’in kızı Urania Cabral, Trujillo’ya suikast girişimde bulunan bir grup asker ve Trujillo’nun kendisi. 3 farklı pencere, 3 farklı anlatıcı gözünden hikâyeyi okuyoruz. Başlarda bu üçlüye sadık kalan yazar, romanın belli bir bölümünden sonra Urania’yı sona kadar devre dışı bırakıyor. Benim romanda en fazla dikkatimi çeken, zaman ögesi oldu. Yazar zamanı öyle ustalıkla kullanmış ki okuduğum olay örgüsünü bazen bir filmmiş gibi hissettim. Urania’nın bölümlerinde yıl olarak 1996’dayız. Urania Teke öldürülmeden önce, 1961 yılında Amerika’ya gider ve 35 yıl orada kalır. 35 yıl sonra babasıyla yüzleşmeye gelir fakat babası Agustin Cabral çok hastadır, konuşacak durumda bile değildir. Babasına çok öfkeli olan Urania, onun bu 35 yıllık süreçte yazdığı hiçbir mektuba da cevap vermez. Urania’nın olduğu bölümlerde geçmiş zaman -1960’lı yıllar- anlatılırken hem 1996 hem de 1960’lı yıllar birlikte verilmiş. Yani Urania’nın hem içinde bulunduğu zamanı okuyoruz hem de geçmişte yaşadıklarını. Yazar bu geçişleri ustalıkla yapmış. Yine aynı şekilde diğer bölümlerde Trujillo olsun suikastı planlayan diğer askerler olsun hep geçmişleriyle beraber, roman zamanı haricinde geriye dönüşlerle çok başarılı bir şekilde anlatılmış. Sahneden sahneye geçer gibi olayların zamanı içerisinde geçişler yapılmış. Bu durum okuyucuyu hiç rahatsız etmediği gibi romana bir esneklik, kıvraklık kazandırmış. Zaman ögesinin başarılı kullanımının yanı sıra romanın, bu 3 anlatıcının penceresinden çıktığı da oluyor. Zaman zaman başka karakterlerin durumları anlatılırken olaylar hem o başka karakterlerin gözünden hem de yine bizim başkahramanlarımızın gözünden ayrı ayrı anlatılmış. Aynı olayı 2 farklı karakterin gözünden, onların yaşadığı perspektiften anlatan yazar, çok katmanlı bir yapı oluşturmuş. Bu da beni ayrıca etkiledi. Daha önce de dediğim gibi romanı zaman zaman sanki bir film sahnesi çeker gibi kurmuş. Yine üslup özelliklerine bakacak olursak çok fazla ara söz ve ara cümleye yer verilmiş. Zaman zaman cümle akışı içerisinde uzun ara sözler ve ara cümleler bulunması yorucu olmuş. Çok fazla isim ve mekân bulunması da özellikle ilk 50-100 sayfalık bölümde okuyucuları zorlayabilir. Sonrasında bu isimlere alıştığınız için daha akıcı bir okuma gerçekleşiyor diyebilirim. Diktatörlük üzerine yazılmış önemli romanlardan biri olan Teke Şenliği; benim çok keyif aldığım, ismi dışında pek de bilgimin olmadığı bir ülkenin önemli bir dönemine tanıklık ettiğim bir eser oldu. Diktatörlük nedir, bir ülke korkuyla nasıl yönetilir, insanları nasıl sindirilir hepsinin cevabını tarihte yaşanmış bir olaydan yola çıkarak veren Llosa, okuduğum ilk romanıyla beni kendisine hayran bıraktı. Son olarak olumsuz bir eleştiri, Can Yayınları’na gelsin: Kitapta benim gördüğüm en az 10 tane yazım yanlışı bulunuyor. 8. baskıyı yapmış bir kitapta artık ‘’manzarası’’ yerine ‘’manzası’’ yazmamalı. (Sayfa 528) Sadece bir örnekle açıklamak istedim. Yayınevlerinin bu hatalarından ben çok sıkıldım.
Teke Şenliği
Teke ŞenliğiMario Vargas Llosa · Can Yayınları · 20201,037 okunma
··
3.811 görüntüleme
Samet Bağlar okurunun profil resmi
Emeğinize sağlık onur bey.
Onur Biçer okurunun profil resmi
Teşekkür ederim, bildirim gelmemiş, şans eseri gördüm yorumunuzu :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.