#1001kitap~~~
Nobel Edebiyat Ödüllü Heinrich Böll, 1917'de Köln'de doğdu. 1924 yılında okula gitmeye başladı. 1937'de liseyi bitirdi. 17 yaşında şiir yazmaya başladı. 1938 yılının sonbaharında çalışma kampına, sonra da askere alındı. Piyade olarak, doğu ve batı cephesine gönderildi. 1945 yılının Nisan ayından Eylül ayına kadar, İngilizlerin ve Amerikalıların elinde savaş esiri oldu. Savaş bitip Köln'e döndükten sonra, hem üniversite öğrenimini sürdürdü hem çalıştı. 1947 yılında ilk kısa öyküsü Haberci, sonra ilk romanı Ademoğlu Neredeydin?, Ve O Hiçbir Şey Demedi yayınlandı. Yapıtlarında İkinci Dünya Savaşı'nı, özellikle de insanların nasıl savaştıklarını, savaşın yıkıntılarını ve acılarını anlattı. Mayına bastığı için yaralanan dizini iyileştirebilmek için para gerekliydi. O yüzden Böll, 5 gün evden çıkmadan bu eseri yazdı. Yayınevinden aldığı para ile de dizini eski hale getirmeyi başardı ve yazar olarak kariyeri devam etti. Daha sonra yazdığı Babasız Evler adlı romanını, kendi babasını yitirmesinin ardından değil; ama çevresinde savaş yılları sonrasında acı çeken onlarca çocuğu gördükten sonra yazmıştır. Kendisi, savaş sonrası koşullardan, yoksulluk, açlık ve hastalık gibi sıkıntılardan hem kendi geçtiği, hem de çevresinde bu durumlardan acı çeken 1çok insan gördüğünden, hiç1zaman çocuk sahibi olmak istememiş, kendi deyimiyle "Böyle 1dünyaya çocuk getirmek" istememiştir. 16 Temmuz 1985'te, 67 yaşında, evinin merdiveninden yuvarlanarak ölmüştür.(Wikipedia yazar bilgisidir) Bu bilgilerden de anlaşılacağı gibi yazar savaş sırasında ve sonrasında toplumsal durumlar üzerine yazmış savaşın oluşturduğu etkileri en gerçekçi haliyle anlatır ki tüm bu durumlara hakim kendi yaşanmışlık halinden olsa gerek...
Böll'ün bu kitapta oluşturduğu durum, değişken kimlikler topluluğu. Nazi döneminin 1grup sıradan insan üzerindeki etkilerinin yaratıcı ve alaycı 1tasviri olup roman, çeşitli karakterlerin hikayelerini 1araya getirerek politik çılgınlık, saçmalık ve yıkımla dolu 1dünyada hayatta kalmaya çalışan insanlar tarafından seçilen, genellikle tuhaf ve insani durumlar çerçevesinde Almanya tarihinin 1800lü yılları sonu ve 1900lü yıllar. Farklı karakterlerin bakış açılarından verilen psikolojik içgörüler çok çeşitli olup, genç entelektüellerle, Yahudi 1rahibeyle, özgürlük savaşçısı 1kadınla, adı çıkmış 1sonradan görmeyle, politik 1fırsatçıyla ve sersemlemiş Nazilerle karşılaşıyoruz, fakat Leni Pfeiffer'in kimliği tahminlere kalıyor. 1dizi röportaj, mektup ve kişisel hikaye, fotoğrafın ortasındaki bu kadının etrafında dönerken Leni, anlatıcının gözünden aktarılıyor. "Fotoğrafta Kadın da Vardı"nın doğal anlatımı gerçek yaşamın karmaşıklığına dikkat çekerken yine kadınsal durumlar üzerinde duran yazar, ilk okuduğum kitabı olan ve bazı medya olaylarında da hemen aklıma gelen 
Katharina Blum'un Çiğnenen Onuru kitabını da getirmiştir.
Hikayenin merkezinde, 1Sovyet savaş esiriyle olan gizli romantizmi hayatını hem sürdüren ve bu Sovyet ten olan 1çocuğu olan Leni Pfeiffer var. Anlatıcı, Leni'yi tanıyanlarla röportaj yaparken, yaşanan hikayeleri ilmek ilmek işlerken, savaşa dair durumların acımasızlığını hicivli 1dille de sunar. "Fotoğrafta Kadın da Vardı" ölmeden önce okunması gereken 1001kitap arasında olup, Böll ün zorlu kitapları arasında bence, cümlelerde akıcılık oluşturmakta zorlandım halbuki benim sığınma yazarımdır Böll ama son okuduğum 2kitabi yazarın kullandığı edebi tekniklerle çok da öyle olmadığını düşündüm ama yine de Nobelli yazarlar arasında en çok sevdiklerimden ve külliyatını bitirmek istediğim yazarlar arasındadır. Yazarın 1001kitaptaki tüm kitaplarını okumuş oldum bu kitapla, okumaya da devam edeceğim. Herkese sağlıklı mutlu huzurlu keyifli okumalar dilerim...
·
2.395 görüntüleme
Basımını bulursam okumak istiyorum!
Yeni kapak çıkmıştı kitap sanırım kapakta problem oldu tahminimce, oyuzden toplandı mi ki o basım kitaplar bilemedim yanlış basım kapaklı 1kitabi ben de var🙈😂
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.