Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

240 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
İran sinemasına olan tutkum çocukken TRT'de Majid Majidi'nin filmleriyle başladı. Cennetin Çocukları filmiydi. O zamanlar 10 yaşımda varım yokum. Hüngür hüngür ağladığımı hatırlıyorum. Yıllar içerisinde İran sineması, edebiyatı, tarihi ben de çok derin etkiler bıraktı. Lisede Abbas Kiyarüstemi girdi hayatıma. Sıradan insanların hikayesini öylesine bir ustalıkla beyaz perdeye aktarıyordu ki; kafamda hep kendi filmimi çekerken bulurdum onun filmlerini izlerken. Hâlâ daha öyledir. Mohsen Makhmalbaf, Asghar Farhadi, Füruğ Ferruhzad ve Marjane Satrapi yine İran sinemasında en sevdiğim yönetmenlerdir. Abbas Kiyarüstemi'nin hayran duyulacak birçok özelliği var. Sinema eğitimi almadan 1969 yılında basit bir kamerayla mesleğe adım attığını düşünecek olursak İran'da büyük bir devrim yarattığını söyleyebiliriz. Dogmalardan uzak durması, samimiyeti, mütevazı hayatı ve avare yaşamıyla benim gözümde efsanevi bir yere sahiptir. Onun tüm filmlerini izleyen birisi olarak kitaplarda verdiği detaylardan sonra ona neden bu kadar hayran olduğumu çok daha iyi anladım. Kiyarüstemi çok iyi bir hikaye anlatıcısıdır. Ki senarya yazıp, film yönetiyorsanız böylesine bir özelliğe sahip olmanız artık olmazsa olmazlardandır. Hikayelerinin temelini sokaklardaki sıradan insanlar oluşturur. Bu yüzdendir ki; tüm filmlerinde bizi en çok etkileyen karakterler amatör oyuncular ya da yoldan geçerken tanıyıp filmde oynattığı sıradan insanlardır. Peki neden hiç deneyimi olmayan oyuncularla ve çocuklarla çalışmayı tercih ediyordu? Bu kararını da örneklerle çok güzel açıklıyor. Çünkü en gerçekçi ifadeleri yakalamak için insanları hazırlıksız yakalamak gerektiğini öğrendim der. Örneğin "Arkadaşım Evi Nerede" filminde başroldeki çocuğu korkutmak için sanki yakınlarda köpek varmış gibi konuşup onu korkutmaya çalışır, set asistanı havlama sesi yapar. Yine aynı filmde defterini unuttuğu için ağlaması gereken çocuğu sahneye hazırlamak için muzip bir şaka yapar. O aslında en iyi oyunculuğun insanın doğal ortamda kendi ruh halini yansıttığında ortaya çıktığını göstermiştir bize. Japonya'da çektiği bir filmin başrolünde 50 yıllık bir figüranı oynatır. Bu figüran 50 sene boyunca oynadığı tek bir filmde bile diyaloğu olmayan birisidir. Onu filmde oynamaya ikna ederken, küçük bir rol vereceğini ve birkaç diyaloğu olduğunu söyler. Ama her gün eline yeni textler tutuşturunca işin aslının böyle olmadığı anlaşılır. Çocukluğu ile ilgili bahsettiği iki anısı beni çok duygulandırdı. Kendi çocukluğumu hatırladım. "Büyükannem ne zaman bir şeyden şikayet etmek istese veya bir şeye beslediği sevgiden bahsetse bunu şiir yoluyla yapardı. İran'ın nispeten sıradan insanları beraberlerinde hayat felsefelerini de taşırlar, bu da şiirdir." Evet anlatttığı bu anı bana rahmetli dedemi hatırlattı. O da çocukken bize bazı şeyleri anlatmak için şiir şeklinde ya da türkü söyleyerek anlatırdı. Eski nesil gerçekten hayatı şairane bir şekilde yaşardı. Sadece Kiyarüstemi'de değil sevdiğim tüm İranlı yönetmenlerin şiir ile olan ilişkisi ön plana çıkar. Çünkü Fars dili şiir için en ideal dildir. İddialı olabilir belki ama yazılan en güzel şiirlerin Farsça olduğunu düşünüyorum. Çocukluğu ile ilgili hoşuma giden bir diğer anısı da yine şiir merakı ile ilgili. Çocukken Hamidi Şirazi'nin şiirlerini okumayı severmiş. Ama kitap alacak parası da yokmuş. Yakın bir arkadaşı abisinin kitaplığından Hamidi Şirazi'nin bir kitabını Kiyarüstemi'ye birkaç günlüğüne ödünç verir. Abisi anlamadan okuyup hemen getirmesini ister. İşte o birkaç günde tüm kitabın kopyasını çıkartır ve ezberler. Yıllar sonra Londra'da iken yakın bir arkadaşı ona sürpriz yapar. Ölüm döşeğinde hastanede yatan Hamidi Şirazi'nin yanına götürür. Onun şiirlerini ezbere okuyunca Hamidi Şirazi ve arkadaşı ağlar. Böylesine mükemmel bir adamı anlatmaya kelimeler yetmez. Filmlerini izlerken bazen istemdışı kalkıp dolaştığım olur. Bir sahne öylesine etkiler ki içinden çıkamam birkaç saatliğine. İran sinemasının büyüsü belki de sıradan hayatların gizemini ve güzelliğini anlatabilmesindedir. Sansüre rağmen her zaman vermek istediği mesajı bir şekilde vermeyi başarmışlardır. Ruhun şad, mekanın cennet olsun üstadım.
Abbas Kiyarüstemi ile Sinema Dersleri
Abbas Kiyarüstemi ile Sinema DersleriPaul Cronin · Redingot Kitap · 201769 okunma
·
1 artı 1'leme
·
415 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.