Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

320 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Nedir bu Tahrir Vazifeleri?..
İnsan olarak diğerleriyle aramızda, bizi dünyaya iliştiren ortak bir bağ vardır.Ben-sen ilişkisinin arz ettiği bu durum, biz insanoğlunu "ünsiyet" kurabilen, tanışıklık edebilen birer varlık haline dönüştürür.Peki ya insan-nisyan ilişkisine ne demeli?Beşer hafızası nisyan ile kaimse, bu hakikat ünsiyet kurabilen kişioğlunu nereye götürür? Bu konuda Ekrem Demirli hocanın Lacivert dergisinde harika bir yazısını okumuştum.Tabi bu yazıda da hocanın yazısına atıflarda bulunacağım.Aşağılara linkini de bırakırım inşallah:) İncelemeye bu nüansı sorgulayarak başlamanın sebebi de İsmet Özel'in kitaba böylesine bir giriş yapmasından mütevellit sanırım.Keza kitabın girişine yerleştirilen Bakara Suresinin 286. ayeti de beni bu hususta bir hayli düşündürdü: "Ey Rabbimiz, 'unuttuk' yahud yanıldıysak bizi tutup sorguya çekme…" "Bizler yalnızca muhtaç yaratıklarız." diyor İsmet Özel.Ve insan olarak dünyayla ilişkimiz tam olarak burada yani yapmaya muhtaç olduğumuz,yaptığımız ve yapacağımız işlerin hizasında başlıyor. Mümin kul olmanın insanı yükselttiği "vasat ümmet" kademesi de bizi bu konuda taçlandırıyor diyebiliriz hatta.Sağımızda ve solumuzda bulunan,amellerimizi tespit edip konuşmalarımıza katılan iki melek, bize tam olarak bunu hatırlatıyor:Yani "Sen ve ben tuzağa yakalanmadığımız kadar insanız…" Başta insanın "ünsiyet" kurabilen birer canlı olduğunu söylemiştik.Kelimenin Arapça kökenleri ise bize bu anlamdan çok daha fazlasını vadediyor.Söz gelimi, köken olarak ileri sürülen"nisyan" kavramı "Yabanilik ve ehlilik (vahşet ve üns)" kavramlarına kıyasla daha çok rağbet görmüş kültürümüzde.Ancak söz konusu olan varlığın mihverindeki insan olunca bu kelimeyi sadece unutmak anlamına gelen kökeni ile bağdaştırmak yeterli değil.İşte bu yüzden 'İslam ahlakçıları da "unutma" kelimesini daha üst ve anlaşılır bir kavramla tefsir ederek kelimeyi daha belirgin kılmışlardır.'Tam da burada hocanın yazısından şu cümleyi alıntılamak istiyorum.İnsan kavramı için "Vahşet ile nisyan arasında bir ilişki var zira bizi yabani kılan şey, bir şeyi unutmamız veya bilmeyişimizdir." Kitabın başına yerleştirilen ayeti hatırladınız mı? :) Peki bütün bu anlatılanların "Tahrir Vazifeleri" ile ne alakası var ve nedir bu Tahrir Vazifeleri?. İsmet Özel bu kısımda bunca yıl yaşamış olmanın kendisine yüklediği vazifeden bahsediyor.Yazmaya "sürgün" olduğunu ve "yaşayan insanlara bir vazife düşüyorsa bana düşen de yazmaktır." diyerek yaşayan diğer insanlara "unuttuklarını" hatırlatma vazifesi görüyor.Belki de yazmaya sürgün olmak onun için bu dünyaya sürgün olmakla eş değerdi.Ancak insanı sürgünden kurtarıp, varoluş ufkunu kazandıran şeyin de "hatırlamak" olduğunu dile getiriyor İsmet Özel… Evet, El-Enbiya suresi "insan aceleden yaratılmıştır der."Alak suresi "Oku! İnsana bilmediklerini belleten, kalemle (yazmayı) öğreten Rabbin, en büyük kerem sahibidir."der.Ahzab suresinde "insan çok zalim, çok cahildir der ancak ayetin hemen öncesinde dağların,göklerin bile yüklenemediği emaneti insanın yüklendiğinden" bahseder.Buradan anlamamız gereken şey,İsmet Özelin de ifade ettiği gibi "İnsan bulunduğu yerin ve çağın yükünü kaldıracak çapta yaratılmıştır." ifadesidir.Aksi takdirde insanın hayatını idame ettirmesi imkansız olurdu zaten.Yani yapılması gerekenin "Don't panic" nidalarının her yerde yankılandığı çağımızda aceleye kapılmadan, kendimizi sâlim ve selim kılabilmenin yollarını aramak olduğunu anlıyoruz kitabımızdan. İslamiyetin kelime anlamı teslimiyettir, insana mücehhez kılınan ve onu eşref-i mahlukat kılan özellikleri vardır ve aslolan bu vasıflarla "varolanı anlayıp kabul ederek oluş'a katılmanın yollarını aramaktır." "Biz insanlar kendimizi dünyaya bırakılmış bulduk ve yaşamak bize verildi."İşte bu yüzden "yaşamak umrumuzda" olmalıdır.Hep bir yol ayrımında olduğumuzu ve bize verilmiş hayatın ödünç olduğunu "hatırlamamız"gerek.Bilahare bu hayatı, yine kendi özüne vakfetmekle değerli hale geldiğini "unutmamak" gerek… Ezeli olan bilgiyi hatırlamak,bu sayede "ünsiyet" sahibi olmak ve "merdüm-i dîde-i ekvân" olan âdem tasavvurunun âlemle barışması esas meselemiz… Bana kalırsa "Tahrir Vazifeleri" de tam olarak yukarıda anlatmaya gayret ettiklerimi ihtiva ediyor.Kitabın girişinde yazıların başlıklarına baktığınız da dahi bu durumu çok rahat okuyabilirsiniz. Özellikle varoluş,düşüncenin kişiyle irtibatı,bulunduğumuz ortamı tanımak,anladıklarımız ve anladıklarımızın ötesinde yer alanlar,biz hakikat ve başkaları üzerinden şekillenen yazılar okuyana müthiş bir ufuk kazandırıyor.Anlayacağınız bu kitap da raflardan sık sık ineceğe benziyor:) Kitabı okumadan evvel Ekrem Demirli hocanın yazısını okumak benim için çok güzel bir tesadüftü,size de aynısını tavsiye ederim.Linki de şuralara bırakıveriyorum. İncelemeye yine Özel'n en çok sevdiğim ve yazdıklarımla bir hayli anlamlı bulduğum dizeleri ile son veriyorum:) "Hata yapmak fırsatını Adem’e veren sendin bilmedim onun talihinden ne kadar düştü bana gençtim ben ve neden hata payı yok diyordum hayatımda gergin bedenim toprağa binlerce fışkını saplar idi haykırınca çeviklik katardım gökyüzüne bir düşü düşlere dalmaksızın kavrayarak bulutu kapsayarak açmadan buluta içtekini tanıdım Ademoğlu kimin nesiymiş ter döküp soru sormak nereye sürüklermiş kişiyi." Ekrem Demirli hocanın yazısı lacivertdergi.com/gundem/makalele...
Tahrir Vazifeleri
Tahrir Vazifeleriİsmet Özel · Tiyo Yayınları · 20141,170 okunma
·
460 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.