Nikos Kazancakis İspanya'daki iç savaş öncesi 1920'lerde bir muhabir olarak İspanya'ya gittiğinde ortam çok farklıydı. İmparatorluk görkemini kaybetmiş, tüm sömürgeler elde gitmiş ve İspanya'nın bir ucu Pireneler öteki ucu Cebelitarık arasında küçük bir Akdeniz ülkesi olmuştur. Lakin insanların buna uyum sağlaması öyle kolay olmamıştır. Bir arayış içerisindedirler, hatayı nerede yaptıklarında da, çıkış yolunda da düşünce farklılıkları vardır. Katoliklik, Milliyetçilik, Monarşizm, Cumhuriyetçilik, Sosyalizm, Bilim, Avrupa Medeniyeti, Gelenek vs. derken bunca farklı rengin arasında tarihle harmanlanmış bir İspanya bulur karşısında Kazancakis. Kitabın ilk bölümünde de tüm bu farklılıkların kendi bakış açısıyla adeta okuyucusuna yaşatırcasına anlatır. Kitabın ikinci bölümünde ise iç savaş sonrası gittiği İspanya'yı anlatır. O bıraktığı güzel insanlar ve güzel İspanya değişime uğramıştır. Farklılıklara tahammül ve yaşama izni yoktur. Kazancakis gibi o dönemlerde özellikle başka ülkeleri gezip gördüklerini yazan birçok değerli edebiyatçı vardı. John Steinback İspanya'da iç savaş olduğu dönemlerde Amerika'daki kapitalist sömürüyü yazıyordu. Hemingway ve Orwell İspanya'daydı. Zweig sürgündeydi. Ki o da yaşadığı dönemin Viyana'sını mükemmel anlatmıştır. Mesela yıllar sonra Amin Maalouf Fransa'ya yerleştikten sonra atalarının mirasını, çocukluğunun geçtiği Lübnan'ı şairane bir dille anlatmıştır. Tabi bir de kitabın önsözünden bahsetmek lazım. Bir sayfalık önsözde Kazancakis hayatının anlamını öylesine ifade ediyor ki; insan kıskanmadan edemiyor. O bir sayfayı yırtıp boynumda muska olarak gezdirebilirim.

İspanya, Yaşasın ÖlümNikos Kazancakis · Can Yayınları · 2019145 okunma

·

270 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Murattgenstein