Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

224 syf.
·
Puan vermedi
Zaniyeler Üzerine Notlar
Emile Zola’ya hayran olan Selahattin Enis (1892-1942) eserlerinde natüralizm akımını benimsediğini söylüyor. Hüseyin Rahmi Gürpınar gibi o da eserlerinde hayatın çirkin yanlarını işlemiş ancak ondan farklı olarak mizahi değil asık suratlı, çatık kaşlı bir üslup kullanmış. İki yazara da Türk edebiyatının Emile Zola’sı benzetmesi yakıştırılmış. Bu yakıştırma içerikle ilgili olmalı çünkü biçimsel açıdan romantizm akımı daha uygun bu yazarlara. Gürpınar’ın Şıpsevdi romanında halkın alt tabakasının ahlaksız, ikiyüzlü, çirkin taraflarını ortaya koyması gibi Enis de Zaniyeler isimli romanında üst tabaka için aynı şeyi yapmış. Yine iki eserde de cinselliğe ilişkin ifadeler mevcut, bu da yazarların natüralizmi yorumlayış şekilleriyle ilgili olabilir diye düşünüyorum. Nitekim Enis, mahkemelik olduğu Çingeneler isimli hikâyesiyle ilgili yazdığı savunmada tabiatı olanca çıplaklığıyla göstermek ve çevremizi saran çirkinliklere karşı okuyucuyu uyarmak istediğini belirtmiş. Yazarın Zaniyeler isimli bu romanı 1922 yılında Fitnat'ın Sergüzeşti adıyla tefrika edildikten sonra bazı ekleme ve değişikliklerle 1923 yılında Zaniyeler adıyla kitap olarak basılmış. Zaniyeler, Tanzimat’tan epey sonra yazılmasına karşılık roman tekniği açısından içeriğin biçime feda edildiği Tanzimat romanına çok benziyor. Fitnat’ın günlüğü biçiminde ilerleyen romanda olay örgüsünden ziyade yazarın duygu ve görüşleri ön planda. Nitekim yazar, I. Dünya Savaşı sırasında halkın içinde bulunduğu sefalet ve zarurete karşılık dönemin kimi aydınları, siyasetçileri, gazetecileri ve sonradan türedi savaş zenginlerine uzanan fuhuş ve içki âlemlerini, bunların yozlaşmış hayatlarını, İclal ve Fitnat karakterleri aracılığıyla kendi yorumlarını katarak okuyucuya aktarmış. Hatta romanda geçen bazı isimler gerçek hayatta kimin kast edildiğini belli edecek kadar aslına yakın. Yazarın anlattıklarının ne kadarı doğru bilemiyorum ama karakterlerin bu kadar genelleştirilmesi, kişilerin birbiriyle aynı davranış kalıplarını sergilemesi gibi unsurlar romanın gerçekçilik iddiasına gölge düşürmüş. Not ettiğim bir nokta da yazarın kadınlara ilişkin tutumu. Okumadan önce ben bu romanı hayat kadınlarına ilişkin zannediyordum ve öyle olsa ismini yadırgamayacaktım. Ancak yazarımız zina tek kişilik bir eylemmiş gibi kitabının ismini “zina eden kadınlar” anlamına gelen Zaniyeler olarak belirlemeyi uygun görmüş. Ayrıca, kadınların mecliste temsil edilme taleplerini, yerin dibine batırdığı bir kadın karakterin ağzından onu küçümseterek aktarması cinsiyetçi bir tutumu olduğu izlenimini bıraktı bende. Tanzimat romanından bu yana Türk edebiyatının önemli eserlerini okuma serüvenimde roman tekniğinde pek çok ilerlemeye şahit olurken Zaniyeler romanında başa dönmüş gibi hissettim kendimi. Kitaptan öğrendiklerimin doğruluğunu teyit edememekle birlikte böyle şeyler de yaşanmış olabileceğini kafamın bir kenarına not ederek kitabın kapağını kapattım ve daha çok kendimin okuyacağı bir inceleme yazdım. Herkese iyi okumalar dilerim. Kaynaklar: Cevdet Kudret Solok, Türk Edebiyatında Hikâye ve Roman 2, Bilgi Yayınevi Ömer Arslan, Sunuş, Zaniyeler, İş Bankası Kültür Yayınları
Zaniyeler
ZaniyelerSalahaddin Enis · İş Bankası Kültür Yayınları · 2021395 okunma
·
176 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.