''Doğa'ya Hürmetle..''Şimdiye değin okuduğum, kutsal olarak addedilen kitapların içinde beni en çok kendine çeken oldu diyebilirim. ''Doğa'' merkezli bir inanış.
Çeviri kötü. Kitabın arkasında verilen sözlük dışında, okuyucuya yardımcı olacak öğeler neredeyse yok gibi.. Ki o da, yetersiz.
Buna rağmen sevdim.
Metinler ne kadar eskiyse, söylem, ifadeler o denli basitleşiyor. Bunu Tevrat'ta da yaşamıştım. Tevrat, Zebur olabildiğince zor okunurken, İncil'de söylem çok değişti. Betimlemeleri çok daha güzeldi.. Avesta'da da durum böyle..
Bugünden o güne bakıldığında, basit, anlamsız görülebilir, ama, o güne göre muhteşem ifadeler.
Ne'ye, neden değer yüklendiğini net anlıyorsunuz. Çoğu gülüp geçtiğimiz ''inek'' ya da ''ateş'', ''su'', bazı ''bitkiler''.. tapıncı gibi..
''Hürmet etmek'' dehşetli etkileyici bir ifade oldu benim için.
Kitabın başında verilen bilgilerde, Arapların işgali ve müslümanlığa zorlamalarıyla birlikte, Hindistan'a göç olduğundan bahsediliyordu. Bundan sonra okuyacağım ''Upanişadlar'' ve ''Rig Veda'' olacak. Bilinen ''inek'' tapıncının da bu şekilde Hindistan'a taşınmış olabileceği düşüncesi doğdu bende.
İnsanların ekim-biçim işleriyle uğraşmasıyla birlikte, doğanın kendilerine sunduğu bütün değerleri baş tâcı etme durumu var. İlgimi çeken cümlelerden biri ''İneğin tohumunu taşıyan Ay..'' Derme çatma bilgilerimle, çiftçilerin ekim işini ay takvimine göre yaptığını biliyorum. Bu yönüyle de düşününce ''Neden Ay ve İnek.?'' sorusu benim için çok anlamlı oldu.
Bir diğeri: ''Hızlı atların sahibi, ölümsüz parlayan Güneşe hürmet ederiz..'' Doğaya, yine doğadan getirilen metaforlar.. Büyüleyiciydi.. (Ki burada da, Homeros'u anımsadım. Onu andıran ifadeler) Öyle ya, ekip biçenler için Güneş olmazsa olmaz -ki, aslında herkes için olmazsa olmaz ama çiftçiler için çok daha değerli- çünkü geçimlerinin, yaşamalarının kaynağı olan ürünleri o koşarcasına gelen ışınlara borçlular.
Su.. ''..siz ki hayatımızın analarısınız.!''.. Çok derin ifadeler..
Ateş.. ''Ahura'nın oğlu..'' İnsanlığın başından beri belki de karşısında en çaresiz kaldığı Ateş'e, Ahura'nın Oğlu pâyesini vermek ve kontrolleri altındaki Ateş'i kokulu güzel odunlarla yatıştırmak.. Dehşet güzeldi. (Burada da Prometheus'u anımsadım)
Bazı bitkiler de ön plâna çıkıyordu. Örneğin Hadhanaepata (Nar)..
Bir diğeri Haoma adı verilen sarı ve uzun filizleri olduğu anlatılan, uyuşturucu özelliği de olduğu düşünülen bir bitki. Ne kadar aradıysam Avesta'da bahsedilen bitkinin bugünkü karşılığıyla, tam olarak ne olduğunu bulamadım.
Aynı Tevrat'ta olduğu gibi, ölülere dokunmak bir tür kirlenme ifade ediyor ve bunlardan temizlenmenin birtakım ritüelleri var. İlginç olan şu ki, Tevrat'tan faklı -kaçırdığım bir nokta da olabilir- insan ölüsüyle Köpek ölüsü eş tutuluyor. Köpeğe yüklenen anlam da elbette ki, yaşamları içinde oynadığı roldü.. Muhteşemdi.
Sözü uzatmayayım; eğer bir din seçecek olsaydım bu, doğaya bunca saygılı, hürmetkâr bir din olurdu. Kendini, Doğa'nın sadece bir cüzü olarak görmeyi başarabilecek insanlık, Doğa'yla savaşmayıp, onun kuralları çerçevesinde yaşamayı öğrendiğinde -hürmet ettiğinde-, bu dünyanın çok daha başka bir yer olabileceğine inanıyorum.
*
ALINTILAR:
*
''Doğru Düzene göre ne efendi vardır, ne yargıç, çünkü Yaratıcı seni sığır yetiştiricisi ve çiftçi için biçimlendirdi.'' (Sayfa: 231)
*
Ve Gılgamış'a olduğunu düşündüğüm diğer bir alıntı: ''Ölümsüzlüğün izini sürerek Doğudan Batıya giden ve onu bulamayan.'' (Sayfa: 300)
*
''O zaman Zerdüşt dedi ki: Bana adını vahiyle indir..'' (..)
''Ahura Mazda ona cevap verdi: ''Ey kutsal Zerdüşt.! Benim adım sorulan sorulardan Biridir,
İkinci adım Sürü verendir
Üçüncü adım Güçlü olandır
Dördüncü adım Kusursuz Kutsallıktır
Beşinci adım Mazda tarafından yaratılmış bütün iyi şeylerdir, kutsal ilkenin dölüdür
Altıncı adım Anlayıştır
Yedinci adım Anlayışı Biridir
Sekizinci adım Bilgidir
Dokuzuncu adım Bilgili Biridir
Onuncu adım Refahtır
On birinci adım refah Üretendir
On ikinci adım AHURA (Tanrı)'dır
On üçüncü adım En İyilikseverdir
On dördüncü adım kendisinde Zarar Olmayandır
On beşinci adım Fethedilemezdir
On altıncı adım Hesap Yapandır
On yedinci adım Her Şeyi Görendir
O sekizinci adım Şifa Verendir
On dokuzuncu adım Yaratıcıdır
Yirminci adım MAZDA (Her Şeyi Bilen)'dır.'' (Sayfa: 357)
*
''Ve birçok mızrağı olan, düz mızrakları olan, havaya kaldırılmış mızrakları olan, büyük tahribat yapan mızrakları taşıyan orduların, kötülüğünü yok etmek istiyorsan; o zaman her gece ve her gün sen bu adlarımı oku.'' (Sayfa: 358)
*
''Adım hemen Fethedendir, adım her şeyi Fethedendir. Adım her şeye Biçim Verendir.'' (Sayfa: 358)
*
''Turanlı katil Farnagrasyan ona yeryüzünün altındaki mağarasında yüzlerce erkek at, binlerce öküz ve on binlerce kuzu kurban etti.
Ondan bir lütuf diledi, dedi ki: ''Bunu bana bağışla, Ey iyi, en iyiliksever Ardvi Sura Anahita.! Bağışla ki Vouru-Kaşa denizinin ortasında dalgalanan ve Aryen halkına, doğanlara, daha doğmayanlara ve kutsal Zarathusthra'ya ait olan o Görkemi ele geçireyim.''
Ardvi Sura Anahita ona bu lütfu bağışlamadı.'' (Sayfa: 375)
*
''Ardvi Sura Anahita aceleyle ona güzel bedenli, son derece güçlü, uzun boylu, yüksek kuşaklı, muzaffer ırkın saf, soylu asili, ayak bileklerine kadar ayakkabı giyen, bütün süs-püslerle ve ışık saçan bir hizmetçi biçiminde geldi. O, suyun bir kısmını durgun hale getirdi, suyun bir kısmını ise akıttırdı ve ona iyi Vitanghuhaiti'nin üzerinden geçmek için kuru bir geçit bıraktı.'' (Sayfa: 379)