Aslında serinin tamamını okuduktan sonra bir inceleme yazmayı düşünüyordum fakat bu kitaba özel bir inceleme yazma gereksinimi duydum. Kendisi tatil döneminde de bana yol arkadaşlığı yaptı ve serinin şu ana kadar beni en çok etkileyen kitabı oldu. Kara Kule serisi Stephen King'in başyapıtı diyebileceğimiz 7 roman ve 1 ara hikayeden oluşan 8 kitaplık bir seridir aslında. King okuyan ve takip edenler bilir ki ustanın kitapları "King evreni" diyebileceğimiz bir evrende geçmekte. Birbirinden bağımsız olan kitaplarında bile çokça birbirlerine göndermeler bulunur (#154212146 gibi). Kara Kule serisi ise bu karakterlerin toplanma merkezi gibi.

Mahşer ve

Ejderhanın Gözleri kitaplarından Randal Flagg veya

Uykusuzluk kitabından Crimson King aktif bir role sahip. Bundan dolayı bir Stephen King okuyucusunun sonradan okuması gereken bir seridir. Kule'nin yıkılmaya başlaması ile Orta-Dünya dahil bilinen bütün gerçekliğin ortadan silinmesi tehlikesini ortadan kaldırmaya ve Kule'yi bulmaya çalışan Roland ve arkadaşları 3. kitap olan

Çorak Topraklar ın sonunda Mono Blaine'in saldırısı ile yüzleşiyorlardı. Buradan sağ salim çıktıktan sonra bir süredir duyduğumuz Susan isminin artık hikayesini öğrenmekle başlıyoruz. Serinin 4. kitabının olayı da aslında tam olarak burada başlıyor. X-Men serisinin 4. filmi olan X-Men Origins: Wolverine seri içinde ne anlam ifade ediyorsa "Büyücü ve Cam Küre" de Kara Kule için onu ifade ediyor. Ana karakterimiz Roland Deschain'in geçmişini ve bulunduğu konuma nasıl geldiğini, Orta-Dünya'nın bu hale gelmesine neden olan son savaşın öyküsünü görmekteyiz. İşin güzel yanı ise serinin git gide kalitesini yükseltmesi ve benim gözümde seride birçok şeyin kafada oturmasını sağlayan kitabın bu kitap olmasıydı. Stephen King'i bir korku veya fantastik roman yazarı olarak sınıflandırmamamız gerektiğini, King'in aslında kitaplarında "İNSANI" anlattığının net bir kanıtıdır bu kitap. Karakter motivasyonu ilk üç kitapta da vardı fakat karakter ve evren derinliğini bu kitapta daha net hissediyoruz. Stephen King'in bu işte bir usta olmasının yanında Roland karakteriyle olan bağı serinin kalitesini inanılmaz bir noktaya taşıyor. "Ben hayal gücünün güneş sistemini dolduracak kadar roman ve kısa hikaye yazdım. Ama Roland'ın hikayesi benim Jüpiter'im." ifadesi dediğim şeyleri özetler nitelikte. Bazı kitaplarım var, okuduğum bir roman olmaktan ötedir benim için. Beni gerçek hayatın yoğunluğundan ve stresinden uzaklaştıran; bunun yanında kendi dünyasına beni davet eden bir arkadaştır ve başka kimsenin yapamayacağı etkiler bırakır üzerimde. Bu kitap ve içindeki karakterler de benim için bir kitap olmaktan öte oldular. King'in usta kalemi sayesinde en son okuduğum kitaplardan

22/11/63 teki yoğun duygu değişiminin ve olay örgüsünün sürükleyiciliğinin tadına bir kez daha varabildim. Serinin her kitabında olduğu gibi vurucu bir finali olsa da ve hemen bir sonraki kitaba geçme isteğini uyandırsa da diğerlerine kıyasla sizi çok daha derin düşüncelere sokacak bir kitap. Umuyorum siz de benim aldığım tadı alabilirsiniz. Son olarak eğer bu seriye başlayıp bu kitaba kadar okumanız gereken kitapları sıralamak gerekirse bildiğim kadarını buraya bırakıyorum:

Mahşer

Ejderhanın Gözleri