Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

322 syf.
·
Puan vermedi
1929 yılında Akçaköy'de sıcak bir yaz günü dünyaya gelmiş Fakir Bey.Yani asıl adı ile hitap etmek gerekirse Tahir.Günü tam bilinmeyen bu doğum annesinin deyimiyle "arpaların yolunduğu" güne tekabül ediyormuş.Bu annesinin umursamazlığından değil de, o yıllar sanırım pek takvimle, günlerle ya da doğum günleriyle falan işi yokmuş insanların. Hem nüfusa da direkt yıl olarak yazıyorlar doğumları o yıllarda, o sebepten dolayı herkes kendince akılda kalıcı bir yöntem belirlemiş olabilir.Yoksa annesi Elif Hanım son derece anaç, fedakar, cefakar ana gibi bir anaymış okuduğum kadarıyla. ■"Anam serttir, ama merttir. Adalet duygusuna güveniyorum onun."Sf 175 Babası son derece sevecen bir insan ve oğlu Tahir'i hep çok başka sevmiş.Onun da kadersizliği o yılların sürekli savaş yılları olması, bu sebeple tam 14 sene askerlik yapmış, döndüğünde ise sağlığını kaybetmiş.Oğlu Tahir'e savaşta şehit düşen kardeşinin ismini vermiş ve bunu da şu sözlerle aktarmış: "Öldü Tahir, doğdu Tahir ! Bu oğlumun adı da Tahir Oluversin gali ! ■"Çok erken başladın olmaz olası acıları tatmaya ! Hep böyle gitmese bari ! "Sf 44 Babasının erken yaşta ölümü onu da erken yaşta olgunlaştırmış açlık, sefalet, yoksulluk yakalarını hiç bırakmamış. ■"Yoksulluk çocukları vaktinden önce olgunlaştırır." Sf 107 Babasının öldüğü gün eve Osman dayısı gelmiş ve Tahir'i annesinden istemiş.Ona türlü oyuncaklar, arabalar alacağını, onu okula göndereceğini söylemiş.Annesinin içinde bulunduğu zor durumdan faydalanıp ve aralarındaki kardeşlik bağını da kullanarak kafasını karıştırıp zor durumda bırakarak Tahir'i alıp yanında götürmüş ve Tahir için hayatının en zorlu üç senesi dayısıyla yaşadığı seneler olmuş.Daha sonra o evden ayrıldıktan sonra da dayısını bir daha asla affetmemiş. ■"Nerelerde Tanrı ? İşkence altındayim görmüyor." Sf 154 Dayısının yanındaki durumunu en iyi özetleyen alıntıdır.Türlü fiziksel ve psikolojik işkencelere maruz kalır ve o kadar iç sıkan durumlardır ki bunlar oturduğum yerde kitabı okurken istemsizce benim de dayısından nefret etmeme sebep olur. ■"Yüzüne bakmak istemiyorum.Bir cocuğun nefretinin dünyadan büyük olduğunu bilmiyor." Sf 133 Neyse ki dayısının askere alınması ile birlikte esaret günleri sonra eriyor ve ufak ufak biriktirdiği paralarla tekrar kaçıp köyüne dönüyor.Saf ve temiz bir çocukluk onunkisi.Karşısındaki kim olursa olsun, haklı olduğu hiçbir konuda kimseye boyun eğmemiş.İyiyi, kötüyü, doğruyu, yanlışı yaşayarak öğrenmiş. ■"İnsanın içinde iyilikle kötülük çarpışır." Sf 265 8 ciltten oluşan bir otobiyografi eserinin sahibi olan yazar bir ilki başarmış bu konuda da.Bu yazdığı da bu serinin ilk kitabı olarak muhakkak okunması gereken bir eser.Küçük yaşta mücadele ettiği ahlaksızlık, yoksulluk, kötülük gibi kavramlarla mücadelesine şahit oluyoruz.Bir yandan da dönemin Türkiye'sine ışık tutan sosyolik gözlemler de mevcut.Sınıf ayrılıkları, toplumsal eşitsizlikler, güçlünün güçsüzü ezmesi hepsine bizzat yakından tanıklık ediyoruz. Kitap hem otobiyografi kalitesi hem de bu biyografinin öykü halinin kalitesi bakımından son derece okunmaya değer bir eser.İnsan, Köy Enstitüleri acaba kapatılmayıp eğitim vermeye devam etseydi acaba şu an günümüz Türkiye'si nasıl bir boyutta olurdu diye düşünmeden de edemiyor: ■"Köy Enstitülerini soruyor.Kuruluşunu değil de kapatılışını anlatıyorum.Yerlerine imam hatip okulları açıldı.O yıllarda aydınlar sesini çıkarmadı, işte bugün bu yüzden bu durumdayız." Sf 9
Özüm Çocuktur
Özüm ÇocukturFakir Baykurt · Literatür Yayınları · 2019136 okunma
··
1.127 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.