Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Paralel Aynaların Istırabı
"Görebilmeye başladın, değil mi, Peter? Daha açık göstereyim mi sana? Sen benim gerçek olmamı hiçbir zaman istemedin. Kimsenin gerçek olmasını istemedin. Tek istediğin, belli etmemem. Senin rolüne yardımcı olacak bir rol istedin sen. Güzel, karmaşık bir rol. Her yanı kıvrımlarla, bükümlerle, bezemelerle, sözcüklerle dolu. Hep sözcük. Vincent Knowlton hakkında söylediğimi beğenmedin. Aynı şeyi daha kabul edilebilen kelimelerle söyledim, o zaman beğendin. Benim inanmamı istemiyordun. Ama seni, inandığıma inandırmamı istiyordun. Gerçek ruhum, öyle mi, Peter? O ancak özgürken gerçektir. Bunu sen de fark ettin, değil mi? Perdeler, tatlılar, din falan, Peter. Bir de binaların biçimleri. Ama sen hiç istemedin bunu. Sen bir ayna istedin. İnsanlar çevrelerinde aynadan başka bir şey istemiyorlar. Kendilerini yansıtsın diye. Onlar da başkalarını yansıtırken. Dar bir koridora karşılıklı iki ayna koyduğun zaman ortaya çıkan o saçma sonsuzluk gibi. Böyle şeyleri genellikle ucuz otellerde görürsün. Yansımaların yansımaları, yankıların yankılan. Ne başı olur, ne sonu. Ortası da olmaz, amacı da. Ben sana ne istiyorsan onu verdim. Sen neysen o oldum. Arkadaşların neyse, o. İnsanlığın çoğu bununla meşgul, ama süslü püslü yapıyorlar. Ben kendi boşluğumu saklayabilmek için, kitap eleştirilerine bakmayı seçmedim. Yalnızca, fikrim yok, dedim. Yaratıcılığım olmadığını saklamak için başkalarından tasarımlar çalmadım. Hiçbir şey yaratmamakla yetindim. Eşitlik en yüce amaçtır demedim, birleşme de insanlığın baş amacıdır demedim. Yalnızca herkesin görüşüne katıldım. Sen buna ölüm diyorsun, öyle mi, Peter? Bu tür ölüm. Bunu sana ve çevremizdeki herkese yüklediğimi söylüyorsun. Ama sen aynı şeyi yapmıyorsun. İnsanlar senin yanında rahat ediyor, seni seviyor, varlığından zevk alıyor. Sen onlara boş ölümü yüklemedin. Çünkü kendine yükledin."
·
181 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.