Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

225 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
Garp Cephesinde Yeni Birşeyler ancak sanat, bilim, felsefeyle gelişir
"Savaş meydanlarında öldüren, katilden saymazdı kendini. Başkalarının gözünde de katil sayılmazdı. 'Meydana çıkmanın hukuku, diye bakarlardı ovalarda üst üste yığılan ölülere; 'Kanın şiiri,' diye bakarlardı ovanın kızıl kırmızısına... Cenk şairi olmaya karar verdiğinde mürekkebin kan olur Serhenas. Kelimelerin kan olur. İçin buna hazır mı? Kendi kanını seyreltmeden, başkasının kanını akıtabilir misin?" diyor Murathan Mungan Şairin Romanı isimli kitabında. Hakan Günday Zamir isimli kitabında “Ne de olsa savaş denilen eylem, devletin açıkladığı gerekçeler doğrultusunda bireyin canını vermeyi kabul etmesiyle mümkündü. Bireyi savaşa göndermek devlet otoritesinin en yüksek perdeden kullanımıydı. “ diyor. 1929 yılında yayınlanan ve I.Dünya Savaşı' nın acılarını gencecik bir askerin gözlemleriyle, insana tüm çıplaklığıyla aktaran Garp Cephesinde Yeni Bir Şey yok, Nazi Almanya' sının yasaklı kitaplarından biridir. Alman değerlerine karşı olan kitaplar arasında bu romanda vardır. 10 Mayıs 1933’ te Berlin Opera Meydanı' nda, "Dünya savaşı askerine edebiyat yoluyla ihanete karşı, toplumun kahramanlık ruhunu yaşatmak adına Erich Maria Remarque'ın kitabını ateşe atıyorum!" sözlerinin ardından alevlerle buluşturulur. Yaşar Kemal' in “ 20. Yüzyıl Dünyasının el kitabı" olarak tanımladığı bu kitap Erich Maria REMARQUE' nin “ "Bu kitap ne bir şikayettir, ne de bir itiraf... Sadece, savaşın sillesini yemiş, aralarında mermilerden kurtulanlar olsa bile, yıkıntılarından kurtulamamış bir kuşağı anlatan bir denemedir.” Önsözüyle başlıyor. Henüz 19 yaşında, öğretmenlerinin savaşmanın asaleti üzerine ateşli söylevleri, ırkçı ve milliyetçi propagandalarıyla savaşa, cepheye doğru sürüklenen Paul ve arkadaşlarının, cephede daha ilk kurşun sesiyle, tuzla- buz olan hayallerini, yok olup giden benliklerini, bir süre sonra hayatta kalmak dışında bir hedefi olmayan insanlara dönüşümlerini sarsıcı bir şekilde anlatan bir hikaye bu. Kitabın anlatıcısı Paul Baeumer, sizi satır aralarında dolaştırırken, bir yandan da kulağınıza “Önce şaşkınlık, sonra öfke, nihayet umursamazlik içinde burada zekânın değil, ayakkabı fırçasının, düşüncenin değil sistemin, hürriyetin değil talimin sözü geçtiğini anladık.” Diyerek askerlikle ilgili görüşlerini dile getiriyor. Paul'ün arkadaşlarından Kropp daha felsefik bakıyor olaya: "Harp dediğin, halk şenliklerine benzemeli bir nevi. Boğa güreşlerindeki gibi çalgılı, biletli olmalı. İki memleketin bakanları, generalleri banyo donlarıyla, ellerinde sopalar, sahaya çıkıp birbirlerine saldırmalılar. Sağ kalan hangi memlekettense, o millet garip sayılmalı. Bu, hem daha basit, hem de daha iyi. Burda onların yerine bizler dövüşüyoruz." diyor, biraz haklı da. Savaşın olduğu yerde kazanan var mıdır? Diye sorgulatıyor, insanoğlu hiç mi değişmez, hiç mi tarihten ders çıkarmaz diye düşündürüyor bu kitap. Cephenin gerisinde olanlar için savaş ne kadar olağan, ne kadar sıradan... Savaş meydanlarının nasıl olduğunu anlatıyor Paul size. Hayal gücünüz de biraz zalimse, üst üste istiflenmiş ölülerin olduğu mermi çukuruna düşmeniz an meselesi, her kurşun sesinde eliniz başınıza yüreğinize gidiyor, bağırsakları dışarı doğru sarkmış olduğu halde yaşama umuduyla sığınacak yer arayan askerlerin görüntüsü, hayatta olduğunuz için pişmanlık sebebi... Ortalığa aniden çöken sis nefes almanızı zorlaştırıyor. Her yer kan, her yer irin... Öyle kolay sindirilebilir bir durum değil bu kitabı okumak. İnsan soruyor kendine: “ Tüm bunlar 1 cm toprak için mi?” Sığamadık koca dünyaya... Paul' un ” Bir emir, bu sessiz sakin hayalleri bizim düşmanlarımız yaptı; bir emir onları bizim dostlarımız yapabilir.” cümlesi savaşa bir başkaldırı niteliğinde. İnsan olarak varolmanın bedelini ne kadar ağır ödediğimizin kanıtı. Çevirisinin şahane olmasına binaen, su gibi akan bir kitap. Garp cephesinde kayda değer yeni bir şeylerin oluşması, değişmesi bilinçli bir gençliğin başkaldırısıyla başlar. Bu ancak sanat, edebiyat ve felsefeyle olabilecek uzun erimli bir iştir. Umut etmekten, kendi adımıza düşeni yapmaktan başka bir çaremiz yok.
Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok (Ciltli)
Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok (Ciltli)Erich Maria Remarque · Everest Yayınları · 20203,290 okunma
·
146 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.