Meksikalı, üniversite hocası, Fransa’da ülkesinin büyükelçisi olan, ödüllü ve ismi bir ödül adına eklenen meşhur yazar #carlosfuentes ‘den okuduğum ilk kitaptı ve yazarın söz dizimlerini, aşkın karanlık yüzünün psikolojisini işleyişini çok beğendim. Er*tizmin dozu biraz fazla ama kitabın güzelliği yazarın süslü ve felsefi cümlelerinde saklı. Bundan sonra okumayı en çok istediğim kitapları en meşhur kitapları da olan #terranostra ve #artemiocruzunölümü olacak. Belki #doğmamışkristof da olabilir ya da #cennettekiadem veya #derideğiştirmek . Bilemiyorum çok kararsızım, belki de hepsini de okurum, çünkü çok sevdim. ”Diana, avcı tanrıça, Zeus’un kızı, Apollon’un ikiz kardeşi, dağ perilerinin her gittiği yerde izledikleri bir bak*ire, ama aynı zamanda Efes Tapınağı’nda bin memeli bir anne.“ Yazarın isimleri değiştirerek işlediği kurgu aslında otobiyografik roman özelliği taşıyor. Yazarın kırklı yaşların başında tanıştığı, kendisinden 10 yaş küçük olan sinema oyuncusu Jean Seberg’e (Kitaptaki Adı Diana Soren) tap*rcasına duyduğu aşk anlatılıyor. “Bu kadının bed*eninin içinde hapsolmuşum duygusunu yeğliyordum ben; bir cenin gibi, büyüyen ve korkan, dünyaya atıldığında kendisini besleyen anadan kopacağından korkan: Diana, Artemis, Kybele, Astarte, ilk tanrıça...” #Diana çok güzel bir kadın olmasının yanında bağlanma sorunları olan ilginç bir karakter. Yazarın güzelliğine duyduğu aşk, Diana’nın bu kötü tarafı yüzünden bitse de saplantısı devam ediyor. ”Kıskançlık aşkı öldürüyor, ama arzuya hiç dokunmuyor.” Diana dünya çapında ünlü Fransız yazar Romain Gary (Kitaptaki adı Ivan Gravet) ile evli. Aslında evliliği, kendi açısından bir mantık evliliği. Çünkü kocasının sahip olduğu ün, Diana’yı zalim yönetmenlerin elinden kurtarabilecek güçte. Kocası da Diana’ya sadakatle ilgili bütün hatalarını görmezden gelecek kadar tap*ıyor. Yazarla iki aylık bir ilişki yaşayan Diana, bu tut*ku dolu birliktelik sırasında bile başkalarıyla görüşüyor. ”Onun için her şeyimi verebilirdim, çünkü o benim için hiçbir şey vermezdi. Diana’dan kesinlikle uzaklaşmamı, yeniden birleşeceğimize ya da birlikte olabileceğimize dair her türlü romantik yanılsamadan vazgeçmemi sağlayan bu gerçeği kabullenmemdi...” Eski hayatında kasaba kızı olan ünlü sinema oyuncusu Diana’nın sonu da Marilyn Monroe’dan çok farklı olmuyor. ”Olgun yaşta bir aktris, çürümeye, unutulmaya ve sonsuza dek bir kez daha yalnızlığa mahkûm. Diana Soren’in öyküsü, onun yalnızlıklarının öyküsüdür. Diana, yalnız avlanan tanrıçanın ta kendisiydi.”

DianaCarlos Fuentes · Can Yayınları · 201496 okunma

·

66 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.