Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

232 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Spoiler İçerir!
Halide Edip Adıvar’ın kaleme aldığı eser ilk olarak Tanin Matbaası tarafından 1912 yılında basılmıştır. Otobiyografik bir özellik taşıyan bu eser, yazarın bir nevi hayatını yansıttığı gibi onun düşüncelerini ve bulunduğu dönemin özelliklerini de yansıtmaktadır. Genel itibariyle kadını ele alan bu roman kadın karakteri üzerinden aşkı, sosyal yaşantı ve çevreyi, erkeği, bu bağlamda yaşanan bazı durumları okuyucuya sunmaktadır. Kitabın karakterlerini ve hem karakterler arası hem de karakterlerin kendileriyle olan çatışmalarını birlikte ele alacağım: Kitabın içeriği mektuplardan oluşmaktadır. Bu mektuplar aracılığıyla okuyucu olaya her karakterin gözünden bakabiliyor onların anlattıklarından yola çıkarak belli düşüncelere sahip olabiliyor. Kimi okurken onları anlıyor kimi ise öfke duyuyor. Çünkü kitabın yazıldığı dönem değişse de hitap ettiği kesim aslında hiç değişmedi ve bu olaylar bugün de yaşansa yine aynı sonucu verir. Ben karakterlere mektupların kronolojik sırasına göre değineceğim. Her şey Refik Cemal adlı karakterin, arkadaşı Server’e yazdığı bir mektupla başlıyor. Refik Cemal, romanın başkahramanı olan Handan’ın babası Cemil Bey’in kızlarından biriyle evlendiğini yazıyor mektupta. Adı Neriman. Fakat Neriman, Cemal Bey’in eşi Sabire Hanım’ın yeğeni ama Cemal Bey onu hiçbir zaman diğer kızlarından ayırmamış ve onlarla beraber büyütmüştür. Bu yüzden Neriman ona amca diye hitap etmektedir. Refik Cemal, ilk mektubunda evlilik haberini verdiğinde müstakbel eşini Server’e anlatırken onun heyecanı ve şaşkınlığına şahit olmaktayız. Burada ilk çatışma sosyal anlamda kendini belirtmektedir. Refik Cemal, Server’e evleneceği kişiyi öncelikle: “Cemal Bey’in alafranga kızlarından biriyle!” diye tanıtıyor. Bunun yanısıra Refik Cemal: “Komşuların omuz silkmeleriyle yeni dünya kızları dedikleri ve bütün alafranga deliliklerine rağmen mahallede hiçbir gence dönüp bakmayan...” diye devam eden cümleleriyle alafrangalık hakkında bize bir açıklamada bulunuyor. “Batı tarzı” anlamında kullanılan bu alafranga kelimesi daha en başından, dönemle ilgili belli bir bilgi sahibi olan kesime kitabın gidişatı hakkında fikirler uyandırmaktadır. Bir nevi değer çatışması ya da fikir çatışması olarak örnek vereceğimiz bu örnek Refik Cemal’in alafrangalık hakkındaki düşüncesi ve buna rağmen alafranga biriyle evlenmesi. İlk mektuplarda Refik Cemal, Neriman’ı Server’e anlatırken büyük bir heyecan ve mutlulukla anlatıyor. Bu mutluluk kendini ilk olarak: “Cemal Bey, genç kızın biraz büyücek, kalınca parmaklı beyaz ellerini elime verirken ruhumda bir yemin o genç kızın, yalnız o genç kızın olacağımı tekrar etti.” cümlesinde açıkça ifade edilmektedir. İlk düşünceleri ve sözleri ondan başka kimseye bakmayacağı, kimseyi sevmeyeceği yönünde. “Handan” karakteri ilk bölümlerde kendini göstermese de adı fazlasıyla anılıyor. Onu görmeyen Refik Cemal ilk zamanlardan beri onun hakkında iyi-kötü bazı fikirlere sahip oluyor. İkinci bir çatışma burada kendini kişiler arası çatışma olarak gösterecektir. Örneğin yine Refik Cemal’in Server’e yazdığı mektupta geçen ve Neriman için söylediği: “...Fakat sevgili arkadaşım bir gün sıhhatini, keyfini kaybetse ve hatta sakat olsa yine artık kendime ikinci bir kadın düşünmem.” , “Nitekim benimkini (aşkımı) de bütün arzın kadınları Neriman’dan alamayacak.” sözleri kitabın ortalarına doğru karakterin kendiyle olan çatışmaları ile sonuçlanacaktır. Onu ilk tanıdığında Neriman hakkında hiçbir kötü yorum yapmayan Refik Cemal, evliliğin sekizinci ayında şikayetlere başlıyor ve burada artık Neriman Refik Cemal için kusursuz biri değil yani önceleri sadece onun karakteri hakkında yorum yapan bu karakter sonradan kendisini de etkilediğini gördüğü bazı özellikleri dile getiriyor. Bunu şikayet saymadığını ve ona karşı fikirlerinin değişeceği korkusu içinde bulunsa da zamanla kendisi de bunu kabullenecektir. Neriman’ın içtimaiyattan (sosyoloji) sıkılması, tarihi az sevmesi, felsefe söz konusu gelince uyuması, edebiyatı pek az sevmesi Refik Cemal’de ilk yakınmaların başlamasına sebep oluyor. Musikiyi çok seven Neriman’ın toplumu ilgilendiren meselelerden uzak olması Refik Cemal için fikir değişimine sebep olan ilk etki çünkü onda kendine benzer bir şey bulamıyor. Evliliğin tabir-i caizse canım cicim aylarının bittiği dönemlerden sonra asıl gerçek yüzüne vuruyor. Refik Cemal’in, “Benim kendi haricinde alnımı gamlandıran çizgileri, ruhumu sarsan her şeyi parmakları arasın bulsun.” sözleri, onun kişiliği hakkında bize açık bir delil ki Refik Cemal toplum sorunlarıyla uğraşan bunları kendine dert edinen bir karakter olarak yanında böyle birini istiyor. Bu sebepledir ki Handan’ın ona en çok da bu yönden benzemesi de ikisini birbirine yakınlaştıran bit başka durumdur. Psikolojik çatışmalar, kendini en çok da aşk konusunda gösteriyor. Çünkü karakterlerin her biri kendi içinde belli duygularla ve düşüncelerle cebelleşiyor. Kitap için bir açıklamada bulunurken, “Yasak aşk!”, “Bence yanlış.”, “Bunu nasıl yapar?” gibi cümlelerin kullanılmasına karşıyım. Eğer baştan sona karakterleri ele alırken onların gözüyle olaylara bakılsa ya da onların hissettikleri hissedilebilse bu tür cümleler kullanılmaz. Her ne kadar yanlış düşünülse de duyguların mantığa hükmettiği bu romanda kişiler bulundukları duruma bir anda değil, uzun bir zaman içinde zorlu süreçlerden geçerek varıyorlar. Refik Cemal Handan’ı öncelikle Neriman’dan duyduğu kadarıyla tanıyor ve bazen nefret bazen öfke duyduğu kadına daha sonra aşık olacağı aklının ucundan geçmezdi belki de ki bunu romana yeni başlamış hiçbir okuyucu da tahmin edemezdi. Çünkü eşine böylesine derin, saf ve temiz bir aşkla bağlı olan bir adamdan kimse bunu bekleyemez. Özellikle de Handan’ın ilk aşkı olan Nazım olayını duyan Refik Cemal, Handan’a karşı daha derin bir nefrete bürünüyor. Nazım, Handan’ın hocası ve aynı zamanda ilk aşkı. Nazım, ilerleyen zamanlarda Handan’a duygularını açıyor fakat belki de kendini yanlış ifade ettiği için Handan bu teklife karşılık vermiyor. Çünkü Nazım Handan’a, “Büyük maksatlara arkadaş olacak kızlardansınız.”, “Memlekette belki bir gün büyük şeyler olacak, belki bu büyük şeyleri biz yapacağız.” gibi sözler söylüyor ve Handan Neriman’a, “Beni maksadıyla evlendiriyordu, beni kendiyle değil.” derken fikrini, neden kabullenemediğini, kırgınlığını, üzüntüsünü, hayal kırıklığını okuyucuya da ifade etmiş oluyor. İşte hem kişiler arası hem de psikolojik çatışmalara örnek olacak bir konu daha. Handan bu meseleden sonra karşılaştığı birine -hayatını altüst edecek birine- hayat arkadaşlığı edecek: Hüsnü Paşa. Romanda öfke duyduğum tek kişi. Handan bu tercihi Nazım’ın hayalinden kurtulmak için yapıyor. Bu durum daha sonra Nazım’ın intiharına sebep olacak ve Handan bunu duyunca yıkılacak fakat bu yıkım onun gücünden, iradesinden bir şey kaybettirmeyecek. Handan eşi Hüşnü Paşa’ya bütün samimiyetiyle bağlı ve sadık bir kadın fakat Hüsnü Paşa onu sürekli aldatmaktadır. Bu durum ilerledikçe ilerliyor ve Handan’ı artık dayanamayacak hatta ondan tamamen kopacak duruma getiriyor. Neriman ve Refik Cemal’in de Handan’la birlikte yaşanmasından sonra Handan ve Refik Cemal arasında öncelikle kardeş olarak nitelendirilen bu ilişki zamanla büyük bir aşka dönüşecek. Refik Cemal, onunla beraber yaşadığı bu süreçte gerek karakterinden gerek fikirlerinden gerekse Hüsnü Paşa’nı Handan’a olan muamelelerinden dolayı her geçen gün daha kuvvetli bir bağ ile ona tutunuyor. Önceleri ona hissettiği derin merhamet duygusu, şefkati onda bir kardeş yakınlığına sebep oluyor. Hatta Refik Cemal, Server’e yazdığı bir mektupta Neriman’ın eksikliklerinin Handan tarafından doldurulduğunu ve bu sebeple Neriman’a muhabbetinin arttığını söylüyor. Fakat Neriman’dan bulunan diğer özellikler bir süre sonra Handan için de geçerli olacak ve Refik Cemal kendini tamamıyla Handan’a adayacak. Hüsnü Paşa ve Handan arasında geçen kavgaların günden güne artmasıyla beraber Hüsnü Paşa, 3 aylık bir ayrılığın ikisi için de iyi olacağını söylüyor. Fakat bu ayrılık daha uzun sürüyor ve Hüsnü Paşa metresi Mod ile beraber kalıyor ve Handan’a dönmüyor. Handan’la mektuplaşmalar devam etse de ve Hüsnü Paşa bu mektuplarda Handan’ın ne olursa olsun ondan vazgeçmeyeceği yönünde şeyler söylese de durum zamanla farklı bir hal alıyor. Hiçbir zaman eşine yanlışta bulunmayan Handan sonunda duygularına yenik düşerek Refik Cemal’e aşık oluyor. Kişinin kendiyle olan çatışması da diyebileceğimiz bu aşkın itirafı kitapta “ Handan’ın tahassüsleri” başlığı altında okuyucuya sunulmaktadır. Handan’a derin bir merhametle bağlı olan Refik Cemal, Handan’ın bu olaylar üzerine hastalanmasıyla birlikte artık bütün zamanını, sevgisini, ilgisini ona harcıyor ve sadece onunla meşgul oluyor. Bu yakınlık ikisinde de aşk denen duygunun habercisi. Zaten birbirlerine karşı kendilerinin de anlamlandıramadığı ya da bazen kardeşlik bazen merhamet diye adlandırdıkları bu ilişki işte bu süreçte bir netliğe kavuşuyor. Hastalığı günden güne artan Handan kitabın sonunda ne yazık ki hayatını kaybediyor. Kitabın son kısmında, Hacı Murat ve Haşim arasında geçen bir konuşma ile cenaze günü anlatılıyor. Bu bölümde yazar, belki de kitap bittikten sonra onu okuyanların vereceği tepkiyi kendi anlatıyor ve her şeyin farkında olduğunu kimin bu konu hakkında ne düşüneceğini ve aslında öyle söylenmemesi gerektiğini de gösteriyor. Konuşmacılar dilinden bu yasak aşkın ayıplanması, kişilerin yadırganması vs. durumlar ele alınarak kitap son buluyor.
Handan
HandanHalide Edib Adıvar · Can Yayınları · 20195,3bin okunma
·
939 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.