Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

230 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Ülkemizin yakın tarihinde; işkenceler, komplolar, sansürler gibi temel hak ve özgürlüklerin askıya alındığı bir çok olay meydana geldi. Bu gibi distopik yapının en arşa çıktığı noktalar askeri darbelerdi. Melih Cevdet Anday yaşı gereği bu olaylara epeyce maruz kaldı. Tabi bu maruz kalışın edebiyatına sirayet etmemesi pek mümkün değildi. İsa’nın Güncesi; ordunun hükümeti istifaya zorladığı 12 Mart olaylarından sonra yazıldı. Yazar eserinde bu olaylara herhangi bir atıfta bulunmadan hukuksuzluk durumunu bir bireyin iç sesiyle beraber anlatıyor. . İsa’nın bir gün iş değiştirmesiyle başlayan süreç onu bitmek bilmez suçlamalar ve davalara doğru iter. Bu kadarlık bir anlatıyla bile İsa’nın Güncesi’nin ne kadar çok Franz Kafka’nın Dava romanını andırdığı ortadadır. Belki de kitaba getirilecek en olumsuz eleştiri bu olabilir. İki kitap arasında oldukça fazla benzerlik bulunmakta. Yazar İsa karakterini tam bir kaderci anlayışla, olaylar karşısındaki eylemsizliğiyle tanıtmaktadır. İsmini bile karısı koymuştur. Roman boyunca gerçek ismini bilemeyiz. Aynı zamanda olayların geçtiği yerler ve zamanda belirsizdir. Bu belirsizlikler bazen saçma düzeyine varan diyaloglara dönüşür. Bu diyaloglardan en dikkat çekici olanı, sorgulayıcıların İsa’nın bilmediği dili, bilmediğini kanıtlama isteklerine yönelik çabalarıdır. Bir diğer absürt diyalog; binanın üstüne kat çıkmak olayını binanın altına kat çıkmak şeklinde işlenmesi. Yazar en basit olayları bile ters yüz ederek gerçeklikle olan bağı koparıyor gibi görünse de aslında çevremizde olan absürt olaylara ne kadar çabuk alıştığımızı da anlatmaya çalışıyor. İbsen’in oyun karakteri Solnes’in bile iddianamelere girmesi, sorgulayıcılar tarafından yazılan ifadelerin aynen imzalatılmaya çalışılması gibi daha bir çok absürt olay yaşanmaktadır. İsa isminin seçilmesinin nedeni üzerine düşünülebilir. Hz. İsa ile olan bağı belki çevresindekilerle olan ilişkiler bağlamında kurulabilir. İsa, ailesinin bir nevi ihanetine uğrar. Bir çok sorgulamadan geçmesine rağmen çevresinde bir destekçi bulamaz. İnsanlık için kendini feda etme kavramı özelinde bu bağı kuran bazı eleştiriler okudum ama zorlama bir bağ olabilir. Aslında İsa baskılarla mücadele etmek yerine bunları içselleştirip, tepkisiz bir varlık olma yoluna giden insanlığın bir parodisi. Eşini seçerken bile özgür değil. Bu özgür olmayış karakterde sadece id duygularda açığa çıkıyor. Bir süre sonra o duygulara da bir teslimiyet hakim. Görmemesi gereken bir şeyler gören ama bunun ne olduğunu bile bilmeyen İsa, patronu ve sorgucular tarafından sorgulanırken ara sıra karşı çıksa bile bunu bir yere vardıramıyor. 1974 yılında yazılan eserin ülkemiz gerçekleri üzerindeki zamansızlık etkisi, şüphesiz romanın gücünü artırıyor. Artık bu tip romanları sadece döneme bir tanıklık olarak okumak ümidiyle.
İsa'nın Güncesi
İsa'nın GüncesiMelih Cevdet Anday · Everest Yayınları · 2013267 okunma
·
457 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.