Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

312 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
1950'de yayımlanan 'Mars Yıllıkları' birbiriyle bağlantılı gibi görünen aslında bağımsız öykülerden oluşan bir kitap. Öyküler kronolojik sıraya göre yazıldığı için roman tadında diyebiliriz. Bu sebeple 1k'da roman kategorisinde sergileniyor. Yazar her bir öyküde insanı, yaşamı, doğayı farklı bir açıdan eleştirmiş. Bilimkurgu kategorisinde değerlendirecek olursak çok başarılı bir eser sayılamaz. Çünkü kitap tamamen bilimkurgu odaklı değil. Benim anladığıma göre yazar bilimkurgu adı altında çok daha farklı detayları ele almış bu eserinde: İNSANLIK. İnsanlığın gerçek yüzünü tüm çıplaklığıyla bütün öykülerine işleyip bir analiz veya tespit yapmış diyebiliriz: Tarih... Hani güç uğruna yapılan savaşlarda ölen milyonlarca masum insanlardan. Teknolojinin getirdiği avantajların yanında mahkum olduğumuz dezavantajlarından. Doğaya yaptığımız yağmacılıktan. Doyumsuzluğumuzdan, ırkçılığımızdan, saygısızlığımızdan, egomuzdan... Yazar tüm bu gerçekleri saklamadan, evirip çevirmeden bize aktarmış. Adeta bize bir ayna tutmuş diyebiliriz. Bu yüzden kitabın her bölümünü okurken, yapılan analizlerin doğruluğuna katılıp insanlığın ne kadar düşük seviyelerde olduğu gerçeğini tekrar tekrar hatırlayacaksınız: Aynayı kendinize tutacaksınız. Kitabın salt bilimkurgu alanında bir roman olmadığını söylemiş olsakta bu alanda etkileyici birkaç tez sunduğu da yadsınamaz. Mesela, marslıların dünyalılarla farklı boyutlarda olmaları -insanlar ve cinler alemi gibi- farklı bir bakış açısı olmuş. Marslıların telepati yöntemiyle karşısındakinin düşüncelerini okuyabilmesi ve yine telepati yöntemiyle düşünebildiği her şeyi yansıma gibi somut gibi gözüken ama aslında soyut bir nesneye dönüştürebilmeleri -mesela bir roket hayal edip onu gözünün önünde canlı gösterebilmek. Göründüğünde gerçekmiş gibi fakat dokunulduğu zaman bir bulut gibi olması- kitabın yazıldığı zamanı göz önünde bulundurursak çok farklı bir bakış açısı olmuş diyebiliriz. Hani yıllardır konuştuğumuz, uzaylılar varsa bizden çok daha ileri teknolojide olabilirler yada bizden ileride olsalardı çoktan bizi ziyaret edebilirler veya bizden o kadar ilerideler ki varlıklarını ruhumuz duymuyor gibi tezler vardır. Bu kitapta da marslılar bizden o kadar ilerideler ki farklı boyuta geçmişler. Biz onları istemedikleri zaman göremiyoruz ama onlar bizim kılığımıza girebiliyor. -Bu arada yazar bu konuyu cinler aleminden etkilenmiş olsa şaşırmazdık- Yani adamlar o kadar ileride ki, gezegenlerine gitmişiz, yerleşmişiz; bizi takmıyorlar bile. Bizim gariban dünyalılarda marslıların soyu tükendi, kalanlar bizden kaçıyor diye seviniyorlar. Bunun gibi ince detaylar kitapta mevcut. Daha fazla anlatarak spoiler vermek istemiyorum. Sonuç olarak yazarın kafasındaki 'marslı' profili farklı bir bakış açısı olmuş. Bence başarılı da olmuş. Son olarak kitabın önsözü hakkında bir kaç kelime etmeden geçmemeli. Önsözler bize kitap veya yazar hakkında her zaman fayda sağlayacak, incecik bir ayrıntıyı yakalamamızı sağlayacak, kitabı ve yazarı daha iyi anlamamızı sağlayacak olan cümleler grubudur. Dolayısıyla önzöz demek bir anlamda deneme demek diyebiliriz. Bu yüzden önsözler asla atlanmamalı. Bu kitabında sunuş kısmını astronomi Profesörü Fred Hoyle yazmıştır. Bu konudaki kaynaklar maalesef yerli olmadığı için net bir bilgiye ulaşamadım fakat Fred Hoyle'nin sunuş yazısı bilimkurgu veya edebiyat dergisinde bir makale tadında olmuş. Kitapların sınıflandırılması ve okurların bilimkurguya bakış açısı bakımından çok değerli bir yazı olmuş. Kitabı okumadan önce sunuş kısmını sindire sindire okumanızı tavsiye ederim.
Mars Yıllıkları
Mars YıllıklarıRay Bradbury · İthaki Yayınları · 20201,788 okunma
··
1.210 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.