Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

368 syf.
·
Puan vermedi
Bu incelemeyi yolu daha önce Milli Görüş camiasından geçen biri olarak yapıyorum. Bu camia içinde yer alan farklı insan tiplerini tanıdığımı söyleyerek sözlerime başlıyorum. Bu kitabı ilk kez okumaya başladığımda Milli Görüş camiasının içindeydim. Kitabın başlarında Soner Yalçın'ın Erbakan'ın içkili bir düğünde, eşinin de başı açık olduğu halde evlendiği sözlerini duyunca kızarak kitabı yarıda bırakmıştım. Çünkü Erbakan Hoca'nın düğününün böyle olamayacağını düşünecek kadar kapalı fikirliydim. Üzerinden belki de 10 sene geçti bu olayın. Kitabı unutalı çok olmuştu. 2-3 sene önce Twitter'da Erbakan'ın düğün fotoğrafını görünce şaşırmıştım. Soner Yalçın'ın iddiaları doğruydu yani. Buradaki en büyük sorun Milli Görüş camiası içinde Erbakan Hocaya insanüstü bir varlık muamelesi yapılması. Öyle ki insan hocanın böyle bir düğünle evlendiğine bile inanamıyor. Kör taassup yani. Geçenlerde kütüphanede okumadığım kitapları karıştırırken tekrar okumaya karar verdim. Ancak bu sefer Milli Görüşçü değildim. Erbakan Hoca'yı seven, ona saygı gösteren biri olarak okuyacaktım bu kitabı. Soner Yalçın ciddi emek vererek hazırlamış kitabı. Çok şaşıracağınız ve kabullenmekte zorlanacağınız bilgiler mevcut. Bu noktada Soner Yalçın tarafsız diyebiliriz ancak keşke bu bilgileri iğneleyerek aktarmasaydı. Bu noktada sanki tarafsızlığını yitirmiş gibi. Diğer bir eleştirim ise şu noktada olacak: Soner Yalçın sanki Hocanın açıklarını aramış gibi. Mesela 1970'li yılların sonuna doğru yapılan bir seçimde aday belirleme sürecinde Doğu'daki illerden birinde heyecanlı ve çalışkan bir kişiye 1. sıra vadedildiğini, daha sonra paralı bir kişinin 1. sıradan aday gösterildiğini belirtmiş. Olayı onaylamıyorum ancak koca bir seçimde Türkiye'nin 70'den fazla şehrinde aday gösterme sürecinde böyle bir olayın yaşanmasını cımbızla çekerek almış ve kitaba aktarmış gibi. Kitap genel itibariyle bu havada yazılmış. Yani iğneleme amacıyla. Ancak Soner Yalçın'ı tanımıyor olmama rağmen kendisinin vicdanlı bir insan olduğunu da belirtmek istiyorum. Kitapta bahsi geçen iki olay sonunda Soner Yalçın bu iddialara inanmadığını belirterek vicdanının sesini dinlemiş. Birincisi, dönemin vekillerinden birinin Erbakan Hoca'nın ulu orta Adnan Menderes hakkında küfürler savurduğu iddiası. Ben Erbakan Hoca'nın küfür edeceğine inanmıyorum. Etse bile ulu orta hem de defalarca edeceğine hiç inanmıyorum. İkinci olay ise yurt dışında eroin ile yakalanan eski bir partilinin eroini Erbakan Hoca'dan temin ettiği iddiası. Yalçın, bu olayın da inandırıcı olmadığını dile getirmiş. Kitaptaki iddialar ve bilgiler doğrudur veya yanlıştır bilemiyorum ancak kesinlikle eksik ve tek taraflı bir değerlendirme yapıldığını söyleyebilirim. Bunu iki olayla açıklayacağım: Soner Yalçın Körfez Savaşı'nda Erbakan Hocanın Amerikayı desteklediğini söyleyerek koca konuyu bitirmiş. Oysa Şevket Kazan tarafından yazılan Refah Gerçeği kitabında Kazan, Erbakan Hoca ile birlikte bir aydan fazla bir süre savaş olmaması için uğraştıklarını, iki taraf arasında sürekli gidip geldiklerini ve hatta bazen sabah uyandıklarında hangi ülkede olduklarını dahi bir süre sonra hatırladıklarını yazmıştı. Böylesine ciddi bir olayda bu kadar emek verilmişken Soner Yalçın'ın olayı tek cümle ile bitirmesi bana göre hakkaniyetli ve iyi niyetli değil. Diğer bir olay ise hocanın büyük projelerine kitapta yeteri kadar yer verilmemesi. Ütopik veya değil, değerlendirmek size kalmış. Ancak Erbakan Hocanın en büyük projeleri D-8 ve Ağır Sanayi Hamlesi'dir. Ağır Sanayi Hamlesi ile ilgili kitapta yine bilgi bulabiliyoruz ancak D-8 ile ilgili hiç bilgi yok desek yeridir. Oysa Prof. Dr. Mete Gündoğan, Erbakan Hoca ile birlikte birlikte yer alan ülkelerin liderleriyle yapılan görüşmeleri Narkoz adlı kitabında uzun uzun anlatıyor. Soner Yalçın'ın böylesine önemli bir projeye değinmemesi bana göre iyi niyetli değil. Soner Yalçın'a katılmadığım diğer bir husus ise şu: Sürekli Erbakan Hocanın parti paralarını şahıslara aktardığını söylemiş. Partisi kapatılan ve partisinin tüm mal varlığına el koyulan bir liderin ne yapmasını bekliyordu acaba? Etik veya değil bilemem ama kim olsa aynı şeyi yapardı. İnsan her ne kadar irade sahibi olsa da en nihayetinde kaderini yaşıyor. Erbakan Hocanın seçimleri farklı olsaydı kendisi çok daha farklı bir noktada olabilirdi. Mesela hem kendisinin hem de partidekilerin ülke rejimini yıkmaya yönelik fikirleri olmasa bu ülkeye çok daha hayırlı hizmetlerde bulunacağı kanaatindeyim. Yine siyasete atılmasa ve mühendis olarak hayatına devam etse çok daha farklı bir konumda olabilirdi. Soner Yalçın'ın büyük bir gazeteci olduğunu kanıtlayan bölüm bana göre ABD'nin ülkemize biçtiği ılımlı İslam rolünü detaylı bir şekilde anlatması. Daha 80'li yollarda ulus devletin zayıflatılması, ulusalcı askerlerin ordudan tasfiye edilmesi, ABD karşıtı olmayan ılımlı İslam fikrinin yaygınlaştırılması gibi amaçların hepsi gerçekleştirildi. Erbakan Hoca'nın önü her türlü kesilecekti. Çünkü kitapta da belirtildiği gibi neo-liberal politikaları desteklemiyordu. Ancak hem kendisinin hem de parti içindeki patavatsızların söylemleri kendisinin sonunu getirmiş. Siyasete giren her insan ama az ama çok batağa batacak. Hoca da maalesef bundan nasibini almış. Her şeye rağmen ben Erbakan Hocanın vicdan sahibi, merhametli bir insan olduğuna inananlardanım. Allah mekanını cennet eylesin.
Erbakan
ErbakanSoner Yalçın · Kırmızı Kedi Yayınevi · 2020295 okunma
·
81 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.