Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

312 syf.
8/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Bu ülkeden Yaşar Kemal geçti gerçeği gibi Kemal Tahir de geçti, geçti ve Türk Edebiyatı’nda da fazlası ile hak ederek de yer edindi. Edebiyatımızda toplumcu gerçekçiliğin en iyi kalemlerindendir, döneminin yasaklı listesinde başta gelen kalemlerden, edebiyatımızın en iyi kalemlerinden olduğu kadar, halkın da, köylünün de düşünüp yazan bir kalemidir; ama maalesef de son zamanlarda genç okurlar tarafından neredeyse hiç bilinmeyen bir kalemdir. Kemal Tahir romanlarında belli başlı unsurlar çok dikkatimi çekiyor. En başta kitaptaki kadın karakterlerin çoğunlukla cinsellik, yatağa atma objesi (kitaptaki görüşe göre), “o ne şeytandır o, adamda akıl bırakmaz, varını yoğunu sattırır adama da hâlâ uslu durmaz da ateşi sönmez” tarzında kadına farklı bakış açısı tarzında cümleler ile anılması. Erkek karakter evli bir kadın bile görse o kadını yanan bir yanardağ gibi düşünür ve ne yapıp ne edip o kadınla yatağa girme isteği ile doluşur ve bu durum için bir şeyler yapmaya başlar. Genel olarak bu durumlar ve karakterler de kırsal kesimdendir, Anadolu’nun köylüsüdür. Mahpus zamanları Kemal Tahir’in Anadolu insanından bir izlenim, not alma aldığını düşünürsek de sanırım mahpus günlerinde pek de düzgün kişiler ile karşılaşmamış diyebiliriz, Karılar Koğuşu isimli otobiyografik romanında da bu tarz kişileri hatta daha da uç noktalarını görüyoruz. Romanlarında hemen hemen ahlaklı, dürüst ve eşini aldatmaktan bir an olsun çekinmeyen, yalana rahatlıkla başvurabilen karakterlerle dolu olduğunu görürüz. Kendisi bir realist yazardır ama bazı araştırmacılara göre de realist bir yazımın ötesine de geçip natüralist bir havada yazdığı da bir gerçektir. Bana göre doğru olabilir, bir köyde hemen hemen her karakterin aklı cinsellikte olunca, çalmada, dolandırmada çekinmiyorlarsa bu tanımın yanlış olduğunu söylemek pek de doğru olmaz diye düşünüyorum, ama yine de bu kısımlar benim için uzun uzun düşünülmesi, toplumun incelenip yorumlanması gereken kısımlar. Bir diğer dikkatimi çeken unsur da karakterlerin konuşması, karşılıklı diyalogları ve yazıya kusursuz şekilde yansıyan, okurken insanda kusursuz şekilde şive çıkartan şiveli yazımları. Karakterlerin ağızları çok iyi laf yapıyor. Kelimeleri özenle seçip, özenle cümle içinde kullanabiliyorlar ve çoğu karakter de tam yurdum insanı, yurdum insanından da tam beklenen sivri zekâ ile konuşmalarını besliyorlar. Şimdi bir üstteki paragrafta cinsellik düşkünü dedim, ahlaksızlık dedim, eşini aldatmaktan çekinmeyenler, hırsızlıktan ve dolandırıcılıktan çekinmeyenler dedim ve üstüne de realist havadan natüralist hava dedim belki biraz bunlarda abartı da olabilir, Kemal Tahir’in köy halkını tam tanımaması da olabilir ya da sadece bu sınıftaki insanları tanıması da olabilir, ikinci unsurda ise konuşmalardan ve zekadan ötürü de tam yurdum insanı da dedim. Bilmiyorum, sanırım daha çok Kemal Tahir kitabı daha okumam lazım diye düşünüyorum ve bu iki unsuru ya birbiri ile çelişmeyecek şekilde ayırmam lazım ya da birbirine bağlamam lazım. Kurt Kanunu ise İzmir Suikasti’nin farklı bir yönünün, arka taraflarının birtakım gerçeklerle beraber Kemal Tahir tarafından romanlaştırılmış hali. Kemal Tahir’in kullandığı çoğu karakter başta Kara Kemal Bey olmak üzere tarihte yaşamış kişiler. Mustafa Kemal Atatürk de kitap boyunca ya Sarı Paşa olarak ya da Gazi Paşa olarak geçmekte. Cumhuriyet sonrası ittihatçilerin görüşlerini belirten Kemal Tahir, ittihatçilerin iktidara gerek din, gerek politika gerekse de kişiye özel yani Sarı Paşa’ya özel görüşlerine bol bol yer verdiği bir kitap. Bazı cümleler için hem romanın gerçekçiliği bakımından olması gerekiyordu diyebilsek de bir taraftan Kemal Tahir’in Sarı Paşa’ya olan eleştirisi de diyebiliriz. Bu yönden bakarsak eğer bana göre kitabın önemi daha da artıyor. Bu cümleleri bir de Kemal Tahir’in Marksist cümleleri ile bir ittihatçının ağzından yapıldığını, bazılarının da Sarı Paşa’ya karşı yapıldığını düşünürsek kitabın öneminden çok neden bu kadar eleştirildiğinin cevabını da almış oluruz. Kitap hakkında okuduğum/izlediğim eleştirilerde en çok yapılan eleştiri dediğim gibi bir ittihatçi olan Kara Kemal Bey’in Marksist söylemleri olması ile ilgiliydi. Kitabı okudukça hani nerede bu Marksist söylemler yoksa var da ben mi Marksist söylemleri bilmediğimden göremiyorum anlayamıyorum diye düşünüp, sadece suikast girişimi sonrası oluşan yargıdan kaçan bir ittihatçiyi okuyorum derken sayfa iki yüzlerden sonra Kara Kemal Bey tamamen Marksist bir moda bürünüyor ve köylünün, halkın, amelenin, çalışanın hakkını savunmaya başlıyor. Dedikleri doğru mu, şüphesiz doğru. Peki kitabın içinde bu kadar uzun şekilde bu konuşmalara yer verilmesine gerek var mıydı? Bence var da denebilir yok da denebilir yani tamamen bakış açısına bağlı ama ben şahsen biraz kısa tutulmasını isterdim. İzmir Suikasti girişimi sonrası Giritli Şevki’nin teslim olup her şeyi anlatması ile sonrası başlayan sorguda, kimine göre zulümde artık kurtların kanunu hâkimdir. Kurt kanununda ise mücadelede hatta kurtların dansında ilk düşen geride kalır hatta yem olur. Peki kurtların bu dansında her şey adil miydi ya da sadece dansın nasıl başlayıp da nasıl geliştiği mi büyük bir merak, büyük soru işareti? Kara Kemal Bey de boşuna söylemiyor, “Tarihin örneğini yazmadığı kurtlar boğuşmasına girip yenik düştük. Kurtlukta düşeni yemek kanundur” diye. Kitap içinde özellikle insanın sorumluluk almak istememesi hakkında birçok göndermeler mevcut, kimi yerde Kara Kemal Bey, kimi yerde Abdülkerim kimi yerde de Emin Bey bu konu hakkında düşüncelerini belirtiyor ama benim için en etkileyici olanı ise Emin Bey’in sözleriydi. “- İster kazanç, ister suçunu cezasız atlatmak için olsun, insanın sorumluluktan kurtulmasına kesinlikle imkân yoktur. "Bu sebeple insanoğlunun dünyada başvurduğu en boş, en umutsuz, en aptalca iş sorumluluktan kaçmaya çabalamasıdır. Çünkü sorumluluktan kaçması, insanın kaçması, insanın kendine ve topluma karşı işleyebileceği en sefil suçtur. Dünyada yalnız sorumluluktur ki, hiçbir şart altında, insan onu kavrayamadığını ileri süremez. Çünkü namuslu insanda, bunun, şuuru olmasa bile sezgisi mutlaka vardır.”
Kurt Kanunu
Kurt KanunuKemal Tahir · İthaki Yayınları · 20184,419 okunma
··
403 görüntüleme
Muzaffer Akar okurunun profil resmi
Bana göre Kemal Tahir romanlarında felsefe yapar, sade tek toplum üzerinden düşünmek yanlış olur. Çok güçlü bir kalemdir, diyalog ustasıdır. Yediçınar yaylası ile başlayan üçlemeyi de çok beğenirim. İyi okumalar.
mithrandir21 okurunun profil resmi
Teşekkürler, sırada okuyacağım kitapları Yediçınar Yaylası, Köyün Kamburu ve Büyük Mal olup Çorum bölgesine yolculuğum olacaktır.
2 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Ozan Kemal Çullu okurunun profil resmi
Resmi tarihin karşısında bir görüş sunuyor. Mustafa Kemal'in rakiplerini nasıl acımasızca yok ettiğini anlatan ve Mustafa Kemal'in nasıl biri olduğunu anlatan bir eser.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.