Kitabın konusu kısaca, başarılı ve ünlü bir avukat olan babası tam da Julia'nın fakülteden mezun olduğu günün ertesi sabahı ardında hiçbir iz bırakmadan ortadan kaybolur. Birkaç yıl sonra ise annesi şans eseri bulmacanın bir parçasını bulacaktır. Mi Mi adlı gizemli bir kadına 40 yıl önce yazılmış ama gönderilmemiş bir mektup. Babasının geçmişindeki gizemi çözme isteğiyle Julia kariyerini ve önünde onu bekleyen hayatı bir kenara koyar ve Mi Mi'nin bir zamanlar yaşamış olduğu Burma’ya (Diğer adı ile Birmanya, Güneydoğu Asya'da, Andaman Denizi ve Bengal Körfezi kıyısında, Bangladeş, Çin, Hindistan, Laos ve Tayland arasında yer alan ülke) gider. Yolculuğu onu doğunun esrarengiz bir bölgesine, küçük bir dağ kasabasına götürür. Orada babasını tanıyan ve kendisi hakkında da inanılmaz şekilde bilgi sahibi olan bir adamla karşılaşır. Merakına teslim olarak onunla her öğleden sonrası buluşup ondan babasının gençliği hakkında şaşırtıcı hikayeler dinler. Çocukken kör olmuş, manastırda yetiştirilmiş ve hepsinden öte oralı sakat bir kıza delice bir tutku beslemiştir. Bu kitaba aşk romanı demek yetmez, bugüne kadar okuduğum aşk romanlarından çok çok farklı bir kere. İki insanın tek bir vücut olması, tek bir beden olması, birbirini her yönüyle tamamlaması, biri diğerinin gözü, kulağı, diğeri ise onun bacakları olarak ruhları bir, düşünceleri bir daima pozitif, ömür boyu sürecek bir sevgi. Böyle bir sevgi yok dedirtecek türden, insansı duyguları biraz mistik biraz gerçeküstü bir şekilde sevginin gücünü, fedakarlığı, engel tanımamayı anlatan bir hikaye. Ben çok beğendim ve herkesin kalbine dokunacağını düşündüğüm bir kitap okumanızı tavsiye ederim.

Her Kalp Kendi Şarkısını SöylerJan-Philipp Sendker · Arkadya Yayınları · 20192,284 okunma

·1 alıntı·

581 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Madam bovary