Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

209 syf.
·
Puan vermedi
Narnia Günlükleri Serisi Üzerine
(Spoiler İçerir.) Narnia Günlükleri Serisi toplamda 7 kitaptan oluşan bir çeşit fantastik eser dizisi. Kitaplar Masal ve Roman arasında bir yerde bana göre. Masalımsı Öykü olarak sınıflandırabilirim. Ben Masal okumayı severim, hatta çok severim. Okuması hafif olduğu kadar çoğu zaman özellikle türün sık karşılaştığım örneklerinde felsefi olarak altlarında hoş bulduğum temeller vardır. Mesela Wilde'nin 'Mutlu Prens' masalının son paragraflarını okurken gördüğüm iğneleme -entelektüel eğilimleri olan biri olarak- oldukça hoş bulduğum söylemlerdi. Narnia Günlükleri Serisi de felsefi altyapılara sahip bununla beraber ilk olarak değinmek istediğim konu seriye dair izlenimlerim. Kitapları okunmasını hafif bulduğum eserler. Sanırım 6. kitabı bir- iki gün içerisinde bitirmiştim. Dil oldukça açık, kitapta bahsi geçen fantastik varlıklar tanıdık benim için. Bu yüzden okuması da rahat geçiyordu, bunun ötesinde benim kitabı çok sevmemin iki sebebi daha var: Birincisi türk Kültüründen alıntıları, ikincisi ise Hristiyan felsefesinden etkilenmiş olması. İlk kitapta Türk Lokumundan bahsedilmesi ya da başkarakterin orijinal isminin de 'Aslan' olması, Aslan'ın dışındaki Tanrı olan 'Tash' karakterinin isminin de 'taş' kelimesinden gelmesi gibi türk Kültüründen alınan şeyler milliyetçi olmasam da hoşuma giden şeyler. Türk kültürüne karşı kayıtsızım fakat bu tanıdıklık hissi hoşuma giden bir şey. Benzer bir durumu son okumamda 'Açlık Oyunları Serisi'nde de deneyimlemiştim: Roma Kültürü ile daha yoğun ilgilenmem sonucunda 'Açlık Oyunları Serisi'nin bu kültürden etkilendiği ve benim bu okuma esnasında fark ettiğim noktalarda bir çeşit sarılma hissi yaşamıştım. Buna 'Yansıma ile Uyumsanmak' diyeceğim; Kendimle ilgili bir şeyi Bana dışsal bir şeyde görme hâli. Bahsettiğim şey bu: sürekli haşır neşir olduğum bir şeyin -türk Kültürü- farklı bir alandaki -Narnia Günlükleri Serisi- tezahürü ile karşılaşmak ve bunu fark etmek. Hristiyan felsefesinden etkilenmiş olması hoşuma giden bir başka neden. Hristiyan olmasam ve karşılaşma deneyimlediğim fikirlerine katılmasam da Yuhanna İncili'nde anlatılan İsa karakter olarak çok hoşlandığım bir karakter. İsa'yı tarihsel bir karakter olarak severim. Kişiliği İslam Elçisi Muhammed'den daha çok hoşuma gider ve tavrı benim daha çok hoşlandığım türden bir bilgelik içerir. Narnia Günlükleri Serisinin başkarakteri olan Aslan'ın da İsa'nın farklı bir evrendeki karşılığı olması da bu noktada oldukça hoşuma giden bir durum. Bu temel girişle beraber felsefik bir inceleme yapacak olursam aslında bir çeşit İlahi Komedya varyantı olduğunu söyleyebilirim. Narnia Diyarı günlük yaşamın sürdürüldüğü Dünya'nın bulunduğu evrenin dışında, başka bir evrende bulunan bir ülkedir. Bu Düyarın Yaratıcı Tanrısı 'Aslan' isminde bir karakterdir. Aslan, Denizlerin Ötesindeki İmparator'un Oğludur. Burada Aslan İsa, Denizlerin Ötesindeki İmparator da Yahve'nin alegorisi kanımca. 'Büyücünün Yeğeni' adlı kitapta anlatıldığına göre Narnia, Archenland ve Calormen ülkelerinin bulunduğu Dünya Aslan'ın söylediği bir şarkı ile yaratılır. Burayı okurken Pelin Dilara Çolak aracılığıyla öğrendiğim 'başlangıçta sadece Söz -logos- vardı.' ayetindeki 'söz' kelimesinin orijinal dilde 'logos' kelimesinden çevrilmiş olmasının yarattığı anlam doluluğu ve Çetin Çetintaş'ın Yoga öğretisindeki yaratılış anlayışının zihnimde yarattığı bağlantıyı seviyorum. Başlangıçta sadece neden Söz var? Ya da islamik bir şekilde yaratılışı incelersem tanrı neden 'ol' diyerek yaratır? Anlatılan tanrı istediği her şeyden yaratabilirdi evreni, neden bir kelimeyi, sözü, sesi seçer? Bunu bilmiyorum fakat Yoga öğretisinde tüm dinlerde yaratılışa dair ortak bir yönün varlığından bahsedilir; Yaratılış Akaşa yani Ses ile başlar. Burada sadece 'Ses' kelimesini kullanmak yerine Sanskritçe 'Akaşa' ya da Yunanca 'Logos' kelimelerini kullanmak konuyu daha hoş bulduğum bir yere getiriyor. Akaşa birçok anlamı olan bir kelime; kendisi 5. element olarak bilinir, sonsuzluğu, boşluğu, hiçliği, sesi, benliği, ruhu temsil eder. Yogik öğreti dışında Pagan ve Satan öğretilerde de element olması boyutunda bir yeri vardır. Akaşa uzay'ın, Benlik'in ve Ses'in kendisidir. Yunancadaki Logos kelimesi de akıl, düzen, söz, uyum gibi anlamlara gelir. Herakleitos evrensel bir yasa olarak Logos'tan bahseder. O Cosmos'u düzenleyip dizgeleyen yasadır. Kısacası Pagan öğretiden islamik öğretiye kadar varoluşun kökenine Ses katılır. Hinduizm'de bu 'Om'dur, islam'da 'ol' , Hristiyanlıkta 'Logos'. Narnia evreninin bir şarkı ile yaratıldığını okuduğum Çağda bu konuyla ilgili Çetin Çetintaş'ın bir konuşmasını dinlemiştim ve bu bağlantıyı kurmak ve bu konu üzerine meditasyon yapmak memnun olduğum bir tavırdı. Narnia 'nın yaratılışı esnasında geçen olaylar silsilesi sonucunda yaşadığımız dünyadan birkaç varlık Narnia dünyasına bir şekilde giderler. Burada Narnia Diyarı ve 'Gerçek' Dünya aslında Fenomenler Diyarı ve İdeler Dünyasına dair bir alegoridir. Narnia her şeyin mükemmel formunun bulunduğu farklı bir gerçekliktir, karakterler oraya giderek hakikatin belli bir kısmına şahit olur ve kendilerinin daha farklı bir formuna ulaştıklarında gündelik dünyaya dönerler. Fakat Narnia'ya yetişkinler gidemez, yalnızca küçük yaştayken Narnia'ya gidebilirsiniz. Bir yetişkin günlük yaşamı dışındaki bu İdeler Diyarı'nı kavrama yetisinde değildir nitekim. Son kitapta Narnia'ya çocukken gidip orada yetişkin oluncaya kadar yaşamış bir karakterin gündelik dünyaya dönüp yetişkin olması sonucunda Narnia Diyarı'nı bir hayal olarak kabul ettiğinden bahsedilir. Bu karakter gündelik telaşlar içerisinde hakiki olan ile hayal olanı karıştırır toplumda onun gibi insanların ilgilendiği 'saçma' konularla ilgilenir, bu şekilde algısı kararır. Platon'un İdeler Dünyası'na temellenen bu felsefi kavrayış 'İlahi Komedya' ile harmanlanır; Fenomenler Dünyasından İdeler Dünyasına ruhani yolculuklarına çıkan karakterler Aslan'ın rehberliğinde öncellikle Cehennem'i sonra Araf'ı aşarlar ve sonunda Cennet'e de ulaşırlar ama daha ölmedikleri için Yaşayanların Dünyası'na geri dönerler: bu şekilde ölmeden ölüm sonrası süreci bir parça da olsa deneyimlerler ve son kitapta Gerçek Narnia'nın yansıması olan Narnia yok olur ve karakterlerin bir kısmı yolculuklarını başarıyla tamamlayıp sınavı geçtikleri için Gerçek Narnia'ya ulaşırlar. Bu Narniada da benzer bir yolculuk vardır; karakterler öncelikle zorlu anlar yaşarlar, Narnia'nın yıkımına şahit olurlar, sonrasında ulaşmaları gereken tepeyi fark ederler, her şey artık daha parlaktır, burası bildikleri Narnia gibi olsa da bir şekilde daha 'gerçek'tir. Ve Dante'nin Araf Dağı'na çıkması gibi bir tepeyi yokuş yukarı çıkarlar ve Gerçek Narnia'ya varırlar. NArnia Günlükleri Serisi bence bundan çok daha fazla alegori içeriyor. Önerilen okuma sırasıyla ilerleyince aslında Yaratılış'tan Kıyamet'e kadar giden bir alegori olduğunu sanıyorum fakat İncil'deki öğretiyi neredeyse hiç bilmediğim için gerçekleşen olayları bu bağlamda incelediğimde ortaya güçlü bir sonuç çıkartmıyorum. Bu yüzden bu noktada felsefi incelemenin sonuna gelmiş bulunuyorum. Kendime Aşkla.
Son Savaş
Son SavaşC. S. Lewis · Doğan Egmont Yayıncılık · 20121,003 okunma
·
221 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.