Maalesef ülkemizde kadın cinayetleri her geçen gün azalması gerekirken hatta hatta hiç olmaması gerekirken daimi olarak devam etmekte fakat bu gerçeğin bizlere her daim gözümüze sokularak verilmesi bence elzem bir durum. Keza yazar çok net olarak kitabını bu konu üzerine şekillendirmiş ve çok başarılı bir esere imza atmış.
İster feminist yaklaşır deyin, ister ise kadın yalakası gibi algılayın konuyu ülkemizde mevcut adalet sistemi olduktan sonra daha yakılan birçok beden, isimsiz kadın cinayetleri, hor görme, delik deşik edilen hayatlar devam edecektir. Hatta geçin öldürmeyi hem kendi hemcinslerim hem de bayanların birbirine karşı psikolojik şiddeti maalesef 21.yüzyılın en büyük çilesi.
Çil Kuşu adlı eserinde hem kadının ötekileştirilmesini ele almışlar ve başarılı eserlere imza atmışlar.
Yetiştirme yurdunda kalan iki genç kızın hikayesini anlatıyor
Ecel Çiçekleri. Onlar adalet sisteminin, eğitim sisteminin yetersizliği yüzünden belki de kendi adaletlerini sağlamak için geçmişten beri aralarındaki bağ ile hareket ediyorlar. Ve olayları çözmeye çalışan Suat Zamir isimli genç komiser ki komiser de bir bayan geçmişinden gelen acıları sırtına alarak Selim Komiser, Engin ve tikli amir Kadri Özer ile birlikte seri cinayetler ve kasımpatılar buluyorlar cesetlerin başında.
Kitabın 2 olumsuz yanı ise; argo terimlerin fazlaca yer alması aslında olumsuz değil ama beni biraz rahatsız etti ve bazı espriler gereksiz idi. Ama onun dışında bence kitap harika idi. Sakın yazar hanım bana alınmasın. 10 üzerinden 7.
Son olarak
Sigmund Freud psikanaliz konusunda çığır açmış bir bilim insanı olarak bu ruhsal bozuklukların altında yatan nedenin öfke olduğunu da bizlere belirtmiştir. Aslında bakarsanız şiddetin sadece bayana karşı değil tüm canlılara karşı şiddetin temelinde, sado mazoşist eylemlerin hepsinin yetersiz eğitim, psikolojik kimlik kayıpları, ailevi durum, toplumdan uzaklaşma, ötekileştirilme gibi edimler yer alır.
İyi bir toplumsal felsefe için