"Kesin olan bir şey var ki, o da, elektromanyetik keşiflerin, bütün insani ilişkilerde eşzamanlı alanı yeniden yaratmış olduğudur; öyle ki, insan ailesi artık 'küresel bir köy' koşulları altında yaşamaktadır. Şu anda biz kabile davullarıyla çınlayan tek bir büzüşmüş uzayda yaşıyoruz." diyerek aslında kitabın ne demek istediğini üç aşağı beş yukarı sezdiniz. Teknolojik keşiflerle insanoğlu nasıl şekillendi? #188833603 #192175246 ''Küresel bir köy'' muazzam bir tabir. Tipografik insan derken de elektronik ve basılı yazının etkisi altına giren insanı tanımlamak için kullanmıştır. “Bir kültürün içinden ya da dışından bir teknoloji başlatılır ve bu teknoloji duyularımızdan birine ya da diğerine yeni bir vurgu ya da üstünlük verirse, bütün duyularımız arasındaki oran değişir. Artık ne eskiden hissettiğimizin aynısını hissederiz ne de gözlerimiz ve kulaklarımız ve öteki duyularımız aynı kalır.” Kitap iki yönüyle ilerledi bana göre. Teknoloji ortaya çıktığından beridir, -ki burada kasıt yazılı edebiyata geçişte en önemli unsur olan matbaa- insanoğlunda pozitif etkileri doğurmakla kalmaması; halkı yönlendirme ve onlara bir nevi tasma takma yoluyla insanı düz bir tipte donuk birer birey haline getirmesi. #99380853 Her ikisini de ele alırken bolca alıntı ve örnek kullanmakta tereddüt etmemiş Kanadalı yazar-düşünür kuramcı

Marshall Mcluhan, kendine has tarzıyla. Bence çok zekice. Okurken keyif aldım uzatarak okusam da. Zaten bir çırpıda okunabilen bir yapıya sahip değil

Gutenberg Galaksisi . Hazmederek gitmekte yarar var. Aslında okurken M. McLuhan'ın ne demek istediğini yer yer durup düşündüm. Çoğunda haklı olsa da olumsuz hissettirdiği aşikar. Okumak herkesin ulaşabileceği bir araç haline geldikçe, bir yandan ufuk açtığı bilinse de, bireyi donuk, sağır ve dilsiz, sessizce okuyan, nadiren düşünen bir makinaya çevirmiş olması göz ardı edilemez bir gerçek. Edebi dille ele alındığında kandırıldığı ve bir toz pembe bulutta yaşadığı, gözlerinin bir nevi kör edildiği ifade ediliyor. Kitlenin hizmetine sunulan matba aslında insanları köleleştirdi diyor. Günümüzle ilişki kurulduğunda haklılık payı da var gibi. Elektronik devrim, huzursuzluğa da atılmış koca bir adım mı gerçekten? "İnsanların sıradan konuşma ve eylemde bulunma tarzlarındaki büyük değişimlerin yeni araçların benimsenmesiyle sıkı sıkıya bağlantılı olduğunu anlamak önem taşıyor." (J. Z. Young), Böylesine temel bir gerçeğin üzerinde uzun süre önce kafa yormuş olsaydık, teknolojilerimiz tarafından itilip kakılacağımız yerde, bütün teknolojilerimizin doğasına ve sonuçlarına kolaylıkla hâkim olabilirdik. Her ne olursa olsun, Gutenberg Galaksisi, Z. Young’ın bu teması üstüne gecikmiş bir meditasyondur. Şu yönüyle kitabın felsefi bir havası yok denilemez. Öte yandan edebi eserlerde hitabet sanatının etkisinin de azaldığını söylüyor. Bunun örneğini ise şu şekilde veriyor yazar. Shakespear- King Lear’da; ''Dinleyin, denizin gürültüsünü işitiyor musunuz? Gloucester. Yoo, hiçbir şey işitmiyorum. Edgar. Demek gözlerinizin acısı, öteki duyularınızı da zayıflatıyor...'' şeklinde yorumu görme duyusunun aslında edinilmiş bir yanılsama olduğunu vurgular. ''Fonetik alfabe teknolojisinin içselleştirilmesi, insanı kulağın büyülü dünyasından, tarafsız görsel dünyaya taşır'' Kulak dünyası sıcak, hiperestetik bir dünya iken, göz dünyası görece soğuk, tarafsız bir dünya olduğundan, Batılı, kulak kültürü insanlarına tam bir soğuk nevale gibi görünür. Şimdi kitap böyle derken, ara sıra gördüğüm ''kitaplar olmasaydı halim neçe olurdu'' alıntı ve iletileri eşiliğinde bayağı bir düşünüyorum, gerçekten yazı sadece el yazması olarak kalıp elektronik olarak bir ilerleme olmasaydı insanın düşünsel gücü ne oranda etkilenirdi? Benim bir kaç hipotezim var bu konuda. Sizi de düşündürsün isterim açıkçası. Umarım bilgilendirici bir inceleme olmuştur. O kadar örnek var ki verilecek içerisinden. Örnek verdiklerim de açıklamalarımı özetler nitelikte. Bence herkesin okuması gereken türden bir kitaptı. Kitap okuyor isek kitap okuduğumuzu anlamlandıran bir eserle bu neden taçlanmasın?