Hayatı baştan sona ibret abidesi; beni çok etkileyen, hayatı hep aklımda kalan sahabe efendimiz. Düşünüyorum da bu kadar zengin ve her istediği yapılan, ailesinin ise çevresinde pervane olduğu o kişi biz olsaydık eğer, bu zengin hayatı bırakıp tereddütsüz Peygamber Efendimiz'e iman edebilir miydik? Günümüzde bizlerin 'çevrem ne der?' diye kapanmayan, 'işim yoğun' diye namaz kılmayan, 'açlığa dayanamıyorum' diye oruç tutmayan; bizim sımsıkı sarıldığımız dünyalıklarımız, Musab'ın hiç düşünmeden elinin tersiyle ittiği zengin yaşamı ile kıyaslanabilir mi? "Biz bu efendi sahabeler ile aynı cennete mi talibiz", diye düşünmeden edemiyor insan. Peygamber efendimizin yaptıklarını yapan yapmadıklarını yapmayan güzel insanlar hepsinin ayrı ayrı ibret dolu hikayesi var. Musab'ın hikayesi de bunlardan biri. Onu dininden döndürmeye çalışan gaddar bir anne hatta ona hiç çekinmeden eziyet edebilen merhametsiz bir anne. Karşısında tek istediği dinini yaşamak olan bir oğul. Öyle inanıyor ki bu davaya Peygamberimiz (sav) onu o kadar güzel yetiştiriyor ki gün geliyor Medine'ye çok sevdiği Musab'ı irşat için gönderiyor. Yüreği Mekke'de bedeni Medine'de olan Musab, Yesrib'i Medine yapıyor. Peygamber görmeyen insanlara peygamberi anlatıyor. Medine'de İslam'ın girmediği ev kalmıyor. Gün geliyor Uhud Savaşı'nda Peygamberimiz (sav) ona sancağı emanet ediyor; kendi mübarek hırkasını Musab'a giydiriyor. Onu Peygamber efendimiz zanneden bir müşrik tarafından şehit ediliyor. Musap gömüleceği zaman üzerine örtülecek kefen bulunamıyor. Mekke'nin en zengin delikanlısı pırıl pırıl elbiseler içerisinde gezerken mis gibi kokular sürerken şimdi üzerine bir bez parçası bulup ancak ayaklarına kadar örtüyorlar. Açık kalan ayaklarına da çöldeki kuru bitkilerden örtüyorlar. Musab beşinci hicretini de böylece cennete yapıyor... İşte böyle bir hayattan ibret almak hepimize nasip olsun.

Mus'ab b. UmeyrÖmer Döngeloğlu · Timaş Yayınları · 2014360 okunma

·

89 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Nurdan