Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

208 syf.
·
Puan vermedi
*Saray arşivlerinde bugün binlerce eşya, tanınmayı ve farkedilmeyi bekliyor. Çünkü hepsinin bize anlatacağı bir hikâyesi var. Bazıları binlerce yıl öncesini gördü, bazıları ise sadece birkac yüz yıllık bir geçmişe sahip. Bazılarına bir peygamber dokundu, bazılarına on binlerce insan, bazıları uğruna savaşlar verildi, bazıları barışın simgesi oldu. Kimisi herkesin gözü önünde günümüze ulaştı, kimisi de herkesten gizlenerek... Bu tarihi kutsallar, kendi dönemlerine ve insanlarına dair çok şey anlattı bize. Bazen bazı şeyleri görmek için iyice bakmak gerekir bunun en güzel örneklerini müzelerde görüyoruz bize basit kimi zamanda anlamsız gelen birçok eşyanın hikâyesini öğrendiğimiz zaman kıymetinin farkına varıyoruz. Talha Uğurluel de bu kitabında aslında bizim farkına varmadığımız bir çok eşyanın hikâyesini anlatıyor. Özellikle Osmanlı Padişahlarının kutsal emanetlere ne kadar değer verdiğini gördüğümüz bu kitap , peygamber aşığı padişahların kutsal emanetleri korumak için ne kadar önem verdiğini bu emanetlere hayatları boyunca sahip çıktığını çok güzel anlatıyor. Kitapta beni en çok etkileyen ve duygulandıran da peygamber aşığı padişahlar oldu. Özellikle l.Ahmed'in hikayesini okumanızı tavsiye ederim. Kitapta geçen bir hikayeyi sizinle paylaşmak istiyorum: " Kubbe-i Hadra'nın söküm ve inşası için insanların Mescid-i Nebevi'nin üzerine çıkması, daha da mühimi yer­ yüzünün en mübarek türbesinin üzerine tırmanıp inşaatı burada sürdürmesi gerekiyordu. Peki, nasıl bir edeple, hangi hassasiyetleri gözeterek? İstanbul'dan gönderilen ekip hiç de öyle boş kişiler de­ğildi. Vazifelerinin ağırlığının farkındaydılar. Kainatın Efendisi'nin türbelerindeki bu inşaat faaliyeti için şöyle bir karar aldılar: Kubbe-i Hadra'nın inşasında, Peygamber Efendimiz'e (sas ) madden bu kadar yakın bir halde çalışır­ken dünya kelamı konuşmamalıydılar. Bu faaliyet sırasın­ da malayani hiçbir konuşmayı yapmamaya karar verdiler. Peki, nasıl anlaşacaklardı? Aralarında bir dil oluşturdular, "Sen bana tuğlayı uzat yerine Allah de! Ben çekici uzatırken Lailaheillallah diyeyim. Sen sıvayı uzatırken Subhanallah diye seslen ... " İşte Osmanlı buydu. Padişahından, amelesine o Efendiler Efendisi'ne duyulan saygı kalplerde işte bu kadar etkili bir şekilde yer etmişti. Kubbeyi bu tevazu ve saygı anlayışı içinde sanki bir dua kubbesi örercesine, bir zikir halkasıyla inşa ettiler." İyi okumalar :)
Sarayın Kutsalları - Asr-ı Saadet'ten Osmanlı'ya
Sarayın Kutsalları - Asr-ı Saadet'ten Osmanlı'yaTalha Uğurluel · Timaş Yayınları · 2014456 okunma
·
102 görüntüleme
pârsekci okurunun profil resmi
Bu, sitenin kendisinden yazdığım ilk incelemem :D
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.