Deli mi dahi mi?
Sadece ayak ucunu gördüğünüz bir resime inanılmaz bir hayranlık duysanız ama resmin
devamında hiçbir şey olmadığını görüp şaşırsanız ve resmi yapan ressam size bu resmin 10 yıllık bir çalışmanın sevgilisini yansıtan nihayet tamamlanmış hali olduğunu söylese ne düşünürdünüz?
Deli mi dahi mi bu ressam?
Görmediğinizi mi görüyor yoksa ortada bir şey yok mu gerçekten söylediğiniz gibi?
Honore de Balzac’ın biri genç ikisi yaşlı usta ressamlarla ördüğü kısa novellada soyut resim, anlaşılma, gerçekliği aşma, genel geçer beğeni, sanat, aşk, kariyer vb. kavramlar iç içe ustaca işlenmiş. Sanatın doğayı taklitten öte onu hayatın içinde canlı bir varlık gibi dışavurumu olması gerektiğine dair tespiti düşündürücü. Gerçekten de tüm dilbilgisi kurallarını ve dilin teknik yapısına sahip olsa da bir yazar etkileyici bir eser ortaya koyamıyor o ruh olmadıkça! En kaliteli tuvaller ve boyalar, ekipmanlar olsa da çizilemiyor o muhteşem resim! En teknik bilgiler ve güçlü lenslerle desteklenmiş fotoğraf makinelerinden çıkmıyor en etkileyici fotoğraf kareleri!
Picasso’nun kitaptaki baş kahramanımız Frenhofer’in evinin esinlenildiği evi tutup guernica tablosunu yapması, Cezanne’in Frenhofer ile kendini özdeşleştirmesi, Marx’ın mektuplarında kesinlikle bu kitabın okunmasını tavsiye etmesi tesadüf değil. İnsanın tutkuyla bağlandığı bit gerçeklik zamanla cisimleşmekten öteye geçip öyle bir soyut hale bürünüyor ki bu soyutluğu sadece onunla bütünleşen anlatabiliyor belki de. Sevdiğiniz insanlarda gördüğünüz öyle şeyler olur ki kimsenin anlamayacağı ve yok sanıp sizi hayalcilikle suçladıkları. Bazı düşünceler vardır ki zamanı ve mekanı aşarak sadece büyük dahiler, onların varlığıyla mest olurlar. Zamanla anlaşılırlarsa görünürleşir ve cisimleşirler adeta.
Kitaptaki büyük ressam Frenhofer’in sevdiği kadın idealini resmetmesi, onu kimseyle paylaşmak istememesi, kıskanması, en güzel denilen ve adeta Venüs gibi kabul edilebilecek bir kadınla karşılaşınca sevgilisinin resminin çok daha güzel olduğunu adeta haykırma çabasını görünce romantizm kaplıyor ruhumuzu. Poussin isimli ressamın sevgilisi güzel kadın Gillette’in ise sevgilisine olan saygısını ve inancını yitirmesine şahitlik ediyoruz çünkü Frenhofer, resim olan sevgilisini sadece güzelliğinin kıyaslanamaz olduğunu iki ressama göstermek için bir kereliğine göstermişken Poussin, Gillette’in Frenhofer’e modellik yaparak kendi kariyerine yardım etmesini istemektedir. Oysaki aşk çıkarcı değildir! Frenhofer’in aşkı gibi…
Kitabın sonu üzücü bitse de kısacık bir sürede insanın yüreğine ve zihnine işleyen bir eser kesinlikle. Özellikle resim alanına hakim arkadaşların daha da ilgisini çekeceği kesin.
··
492 görüntüleme
Artık aşk ve sanat açısından bakıldığında hayatımda iki dönem var: Gizli başyapıt öncesi ve sonrası. Siz de çok güzel açıklamışsınız gerçekten tebrik ederim
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.