Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

520 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Mutlu Aşk Yoktur. Olsaydı Adı Aşk Olmazdı Zahar!!!
İçinde sonsuza dek donup kalmak istediğimiz anlar vardır. Hayatın, zamanın bir pause tuşu olsa, basmaktan çekinmeyeceğimiz zamanlar. İlk aşkın damarlarımızda dolaştığı, amansız bir zemheride  serseri bir bahar havasının aklımızı başımızdan aldığı anlar. Harlequin’den tutun da, Shakespeare’e kadar, birçok edebi eserde, kavuşamayan aşıkların yürek parçalayıcı hikayeleri yüzyıllar boyu anlatıla gelmiştir. Aşk denilen olgu, kimine göre kimyasal bir reaksiyon, kimine göre de ömrü ancak üç sene olan bir illettir. Nermin Bezmen'in ilk ve eşşsiz ve bir o kadar da hazin sonlu bir eseridir. Hazin aşklardan bahsedince nedense akla Leyla ile Mecnun, Aslı ve Kerem, Ferhat ve Şirin yerine, Aragon’un ünlü dizeleri gelir hep. “Mutlu Aşk yoktur “ diye haykırır şair; “ Bir tek aşk yoktur yaşayan gözyaşı dökmeksizin/ Mutlu aşk yoktur/ Ve böyledir ikimizin aşkı da.“ Nedir peki acıklı aşk hikayelerini bu kadar cazip kılan? Kavuşulsa aşk olmaz mıydı? Yoksa tarihe mi mal olmazdı mutlu aşk? Olumsuzluklardan bahsetmek insanoğlunun başa çıkma mekanizmasıdır; mesela kötü haberdir hep tez yayılan. Mutlu günlerdir hep bir solukta geçip giden. İşte bu mutluluk anıdır demir atılmak istenen, o mütelehhifâne demdir hep beklenen. Kırımlı Türk bir ailenin en büyük oğludur Kurt Seyit. Çarlık Rusya’sının en iyi subaylarından biridir. Rus aristokratlarından Şura ise, ölümcül bir hastalığa yakalanan babasının ardından gelmiştir Petrograd’a.  Sosyeteye takdim edildiği gün tanışır Kurt Seyit’le. İlk görüşte aşktır onlarınki. Hani şu diz titreten, dil tutulması, akıl yitimine badi aşklardan biri.Her “aşk” gibi, dilden dile dolaşmak, iz bırakmak, nesilden nesile aktarılıp yaşamak ister bu aşk da. Ama heyhat! Ne tür bir alevdir ki, küllenmesin, için için kor kor yansın. Kurt Seyit ve Şura’nın hikayesidir, iki talihsiz ruhun, vatan, aile, mutluluk  hasretlerini, birbirlerine duydukları aşkla dindirmeye çalışan iki gencin öyküsüdür bu. Kuşkusuz içimiz titreyerek izlokuyacağınız, hep ayrı kalacaklarından olacak, bu yazıda da olduğu gibi hiç ayrı anılmayacak onların adları.   Ulaşılamayandır hep istenen; ne yazık. Elde edilip şöyle kanepemize kedi misali kıvrılınca, çorabının kirini, gözünün çapağını, dudağındaki yemek kalıntısını büyüteçle izlediğimiz, ne fani bir mahluktur şu sevgili. İşte bu yüzden, büyünün kaybının acısını çekmektir insan kalbine ağır gelen. Mükemmel, süsleyip, püsleyip büyüttüğümüz hayalin gerçek denilen çirk ile lekelendiği o acı anın hatırasıdır aslında yürekleri yakan. Velhasıl kelam, bizler de kavuşturmayız aşıkları ki, o halecana kapılan yürekler soğumasın hiç. Kurt Seyit ile Şura’nında, Leyla ile Mecnun’unda, nice muradına eremeyen aşıkların esbab-ı mucibesi budur sevgili okur.        
Kurt Seyt - Shura
Kurt Seyt - ShuraNermin Bezmen · Pmr Yayınları · 20142,249 okunma
·
312 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.